David Caine is een briljante student statistiek die zijn avonden vult met pokerspelletjes in louche nachtclubs. Zijn gokverslaving neemt een dramatische wending wanneer hij door een epileptische aanval bij de Russische maffia in het krijt komt te staan. Als hij zich laat overhalen om als proefkonijn te dienen voor een nieuw epilepsiemedicijn, heeft hij zijn leven helemaal niet meer in de hand. Tijdbarrières verdwijnen en hij krijgt visioenen uit het verleden en een parallel toekomstuniversum. Deze geven hem echter zulke interessante informatie dat hij diverse inlichtingendiensten achter zich aan krijgt. Balancerend op de rand van waanzin slaat hij op de vlucht...
Adam Fawer (born 1970 in New York City) is an American Novelist. Improbable, his first novel, has been translated into more than five languages and won the 2006 International Thriller Writers Award for best first novel. His second novel, Empathy, has been published in 2008 in German, Japanese and Turkish.
Fawer holds undergraduate and master's degrees from the University of Pennsylvania and received an MBA from the Stanford Graduate School of Business. During his corporate career, Fawer worked for a variety of companies including Sony Music, J.P. Morgan, and most recently, About.com, where he was the chief operating officer.
Fawer lives in New York with his partner and two sons.
Burada eskiden yazdığım bir yorum vardı, hakkında yapılan polemiklerden sıkıldığım için silmiştim. Özetle, bir dönemin çok popüler bir kitabıydı, ancak sadece popüler kitap okumaları bir süre sonra sıkıyor, yetersiz geliyor. Klasikler, şiir, vb. ile çeşitlendirmek lazım okumayı demiştim.
an itibariye bitmiştir :D öncelikle bir vay canına demek istiyorum.. nasıl bir kitaptı o öyle.. ağzım bir karış açık kaldı..Adam Fawer e şapka çıkarıyorum.. müthiş bir kurguydu.. okurken bile kafası bu karışıyorsa inasanın, yazarın neler çektiğini tahmin edemiyorum :D
yanlız bir daha lise 2 sayısal böümü derslerinde hocalarıma neyi soramayacağımı çok iyi biiyorum..'HOCAM BU BİZİM NE İŞİMİZE YARAYACAK??!' işte bu soruyu bir daha kesinlikle soramayacağım..en azından kitabı unutana veya etkisinden çıkana kadar :P:D nasıl bir şeydir bu ya ! fizik dersinde öğrendiğimiz teoriler Olasılıksız'da karşıma çıktı ,ben okuduğumu anlamaya ve yorumlamaya takıntılı bir insanım nerdeyse ders kitaplarımı açıp tekrar bakacaktım bu ne neden bahsediyor diye..:D neyseki Fawer çok iyi anlatmıştı ders kitaplarımı açtırmadı, ama saolsun annemlerin yaptıramadığını başarıp çok güze bit şekilde Lİse 2 fizik,kimya ve geometri çalıştırttı bana :D
kitaba dönecek olursak nava ,caine jasper ve elizabeth için iyi birer son olmasına çok sevdim.. kitapta üzüldüğüm hatta gözlerimi dolduran tek olay Crowne nin sonu oldu.. yazık özünde iyi biriydi.. yani iyi bir karekterdi :P :D kitaptaki hiçbir karakter basit değildi.. her biri bir bireydi kendi yaşamları vardı sıradanlığın ötesinde insanlardı..her detay ince eleyip sıkdokunarak yazılmıştı .. bir okuyucu olarak bunu hissetmek çok kolay.. adam tezgahın başına oturmuş ve her motifi uzun uzun detaylandırarak işlemiş ..
okumayan herkese tavsiye ederim .. olağanüstü bir ''kitaptı''! diyemeyeceğim bu işe kitap dersem hakaret olur sanırım :)şimdi ilk iş bayram sermayemi EMPATİ'ye yatırmak olacak :D
Great science but the Byzantine plot is tough to follow!
David Caine, able to perform astonishingly complex mathematical calculations of probabilities and odds in his head, is a successful compulsive gambler. Playing on credit and beaten badly one night in a game of Texas Hold `Em by a lucky punter who pulled a Royal Flush on the River to trump his four bullets, Caine finds himself in debt to the Russian Mafia. When he suffers a massive grand mal temporal lobe epileptic seizure immediately after losing the hand, he finds himself in the last ditch position of accepting the offer of a dangerous and highly experimental drug treatment in an effort to regain control of his life. Now hostage to the drug regimen, he finds himself unable to flee the Russians and is pulled into the web of a CIA investigation of his doctor's dangerous and unethical experimental drug treatments on unknowing human subjects.
With the help of tough female rogue CIA agent Nava Vaner, Caine scrambles for his life and his sanity as side effects of the drugs give him visions and turn him in a real-life version of "Laplace's Demon" with the ability to tap into the collective unconscious, to see "everywhen", the universe of innumerable myriad outcomes of the world's actions - in short, to know past and present and to affect and predict the future. And there are factions that will do anything to capture Caine to tap into and exploit that power!
While the plot-line for IMPROBABLE can be fairly categorized as outstanding, Fawer's execution in this, his debut novel, falls prey to some typical first novel weaknesses. An overly large cast and excessively complicated plot twists will befuddle and frustrate all but the most attentive readers. Character development is a hit and miss affair, at best. Caine and his schizophrenic brother, Jasper, are fully fleshed out colourful protagonists with a credible, well-constructed set of fears, aspirations, flaws, emotions and strengths. On the other hand, Nava Vaner, comes across as weakly contrived and artificially inserted into the novel to serve as a mandatory female interest.
But then there's the science that, almost magically, Fawer has dropped effortlessly into the maelstrom of a high-speed thriller ... and, my goodness, here is where Fawer excels! Literate, painless, crystal clear lay explanations of a wealth of seemingly un-related topics - biochemistry, schizophrenia, statistics, quantum mechanics, probability theory, "Laplace's Demon", DeMoivre's Theorem, chaos, Heisenberg's Uncertainty Principle, Jungian philosophy, Schrodinger's Cat, the birthday paradox and more. And, as wild as this may seem, all of it is used to quite reasonably propel the plot forward. (If Fawer ever decides to write a popular science non-fiction book, I'll snap it up in a heartbeat!)
No doubt some readers will see IMPROBABLE as a five-star smash thriller. The plot confusion factor will almost certainly cause others to set it aside as a "did not finish". I'll call it three stars and anticipate that Fawer's next novel will reflect his deeper experience as a published author.
Αγαπω να διαβαζω βιβλια που μεσα απο την πλοκη τους, μαθαινεις καινουρια πραγματα.ποσο μαλλον πραγματα που νομιζες οτι δε θα σε ενδιεφεραν.αυτο ακριβως συνεβη και με την αναγνωση του "δαιμονα του Λαπλας".ενα βιβλιο που εχω δει να συγκρινεται με την "εφευρεση του Μορελ" και τη "θεωρια των χορδων" και καπως ετσι μπηκα στη διαδικασια να το αναζητησω και καπως ετσι αρχικα επεσα στον τοιχο των "εξαντλημενων".ευτυχως συντομα κι εκει που σχεδον ειχα εγκαταλειψει καθε ελπιδα να το βρω, επεσε μπροστα μου-ευτυχως- γιατι ηταν ενα απο τα πιο απολαυστικα βιβλια που εχω διαβασει τελευταια.και καπως ετσι βρεθηκα παραλληλα με την αναγνωση του να ψαχνω στο ιντερνετ για κβαντικη φυσικη, τον Λαπλας(φυσικα), τη γατα του Σρεντινγκερ και αλλα τετοια "χαριτωμενα" που σαν μαθητρια μισουσα και ευχομουν να μην ξανασυναντησω στη ζωη μου.ελα ομως που ο συγγραφεας δινοντας τα μεσα απο το πρισμα του μυστηριου-θριλερ σε κανει να τα βλεπεις με τεραστιο ενδιαφερον ολα αυτα.στιγμες αγωνιας, προβληματισμου, εντασης και πολλη πολλη φυσικη θα βρειτε λοιπον σε αυτο το βιβλιο που αν πεσει τυχαια(;) και στο δικο σας δρομο, σας το προτεινω ανεπιφυλακτα. Υ.γ. εχοντας διαβασει την "εφευρεση του Μορελ", περνω κατευθειαν στο αλλο "παρομοιο" του...Σομοθα, here i come!!!
I have read it in Turkish so i am going to review it in two language)) So, i've read Empaty first, and like Empaty , Improbable is one of the best sci-fiction books i have ever read! I love sci-fiction, i am glad that Improbable gave me a lot of action, sci-fiction and excitement)) It made me love math more, which i never loved, love physics much more)) Laplace's devil? Wooww! I have never thought about deja vu and odds and a lot of futures which are waiting to happen and only happen because of our desicions))) The plot was the best of this book: action, complexity of events and real, solid characters are brilliant! Don't want to spoil anything, just to say something about characters: David Caine: our lovely protagonist)) Very clever, talented man who tries to make a"a happy end" for everyone after his failure on his life)) He is kind hearted, but also knows how to make sinciere desicions)) I loved this character so much, even he has some flaws like being gambler)) Nava Vaner: Russian girl)) but unlike anyone else, she is a very talented spy))) Like everyone else in this book she also has some flaws but for the one AIM, she did her best! Even David Caine cannot make through without her)) Jasper Caine: David's twin)) He has Schizophrenia but he is as talented as his brother)) I liked him too)) Steven Grimes? hey, is he the one from Empaty? I am sure he is))) For not being spoiler i stop the review)) This book is Excellent! Kitapın kurgusu, olayların gidişi, düşünceler, karakterlerin canlılığı ve özel olmaları))) Bu kitap bir baş yapıt! özellikle de fizik teorileri ve gelicek bir çok kaderler, olacaklar ve seçimlerimizin her şeyi nasıl etkilediyi... Bunları kitapı okudukdan sonra daha iyi anladım)) Çok memnunum ki, Adam Favver kendi hayallerinin peşinden koşmuş ve kitap yazarı olmaya karar vermiş)) Onu alkışlıyorum))) Kitapı çok insan Empati ile karşılaşdırıyor, ama bence her ikisi kendine göre muhteşem))
3.5/5 Olasılıksız, ilk bölümlerinde gerçekten çok sevdiğim, akıcı ve beğenerek okuduğum bir kitap oldu. Ama olaylar ilerledikçe nedense ilk başlardaki kitaba olan sevgim azaldı çünkü daha güzel bir şeyler bekliyordum. O kadar çok övgü duydum ki bu kitap hakkında. Sanırım beklentimi çok yükseltmiştim o yüzden oldu. Yine de akıcıydı. Ama benim için hayal kırıklığıydı..
Olasılıksız, Fawer'in en beğendiğim kitabı. Sezgizel yeteneklere sahip idiopatik epilepsi hastası ikiz kardeşler David ve Jasper Caine, onlar üzerinde yürütülen çalışmalar, kurtarıcı Nava Vaner ile Martin Crowe ve elbette "HerAn" kavramı...
Bu kitabın beni en çok etkileyen yönü, başlarda parça parça ve dağınık gibi görünen olay örgüsünün sonunda büyük bir ustalıkla birleşerek çarpıcı bir bütün oluşturması oldu. Olasılıksız; tesadüflerin ardındaki gizli düzeni ve küçük olasılıkların bile hayatlarımızı nasıl kökten değiştirebileceğini hatırlatan güçlü ve etkileyici bir roman.
bazı, tazı, sızı, yazı, pazı, kazı, razı....
Herkese keyifli okumalar.
İdiopatik sözcüğünün kökeni eski Yunancadır. İdio 'garip, bir kişiye ya da şeye özgü, ayrı, farklı' anlamına gelir, path ise 'duygu' veya 'acı' demektir. Yani idiopatik 'garip bir acı' anlamına gelir ki, bunun çağdaş tıptaki geniş tanımı nedeni bilinmeyen bir hastalıkla ilgili veya bunun bir sonucu olarak ortaya çıkan'dır. Yani başka bir deyişle, tıp her ne kadar son birkaç yüzyıldır çok ilerlediyse de, doktorlar hâlâ insanların neden epileptik nöbetler geçirdiklerini bilemiyor. Bu konuda tek bir fikirleri dahi yok.syf12
Olasılık teorisi, bilim adamlarının bir cevaptan yüzde yüz emin olmasalar da doğru olduğunu söyleyebilmelerini sağlar. Çünkü olasılık teorisine göre vanılma payı çok ama çok az olduğu zaman gerçeği buldunuz demektir." Caine bir an için sustu ve her şeyi anlamaları için bekledi. Sonra sözlerine devam etti.
"Bu da bizi Laplace'nin en tartışmalı teorisine getirir. Buna sıklıkla "Şeytan' adı da verilir. İlk eserinden iki yıl sonra Essai Philosophique Sur les Probabilities adlı bir eser yazdı Laplace: Olasılık Hakkında Felsefi Denemeler. Bu eserden bir alıntı yapmak istiyorum." Caine notlarına dönüp okumaya başladı:
Bir an için doğanın tüm güçlerini ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı olduğunu düşünürsek -ve bunun bu verileri inceleyebileceğini de düşünürsek aynı anda evrendeki en büyük varlıkları ve en küçük atomları da hesaba katarak bir hesap yaparsa, hiçbir şey belirsiz değildir ve gelecek de, aynen geçmiş gibi, gözlerinin önündedir. "Yani başka bir deyişle," diye devam etti Caine, "Laplace evrenin deterministik olduğunu varsaydığı için, biri eğer fizik kurallarını ve bir an için evrendeki her şeyin konumunu bilirse, o kişi olan her şeyi bilebilir ve gelecek tüm tarihi de bilebilir diyor."
"Ama her şeyi bilmek imkânsız," dedi Colleen.
"Hiçbir şey imkânsız değildir," dedi Caine, "Ama belirli şeyler olasılık dışıdır ya da olasılıksızdır." Herkesin bu dediklerini düşünmesine fırsat vermek için durup kolasından bir yudum içti. "Bilim adamları bu teoriye Laplace'nin Şeytanı diyor."
"Neden şeytan diyorlar?" diye sordu Steve. "Onu rahatsız eden bir şey mi bu?"
"Hayır, bu bir yanlış anlama," dedi Caine. "Bu onu rahatsız etmedi çünkü o haklı olduğuna emindi. O öldükten sonra bilim adamları 'Laplace'nin Şeytanı' deyişini her şeyi bilebilen, geçmişi ve gelecekte olabilecekleri bilebilecek bir varlığı tanımlamak için kullandılar." "Bu Tanrı gibi bir şey," dedi Colleen. "Evet," dedi Caine düşünceli bir şekilde. "Onun gibi bir şey."syf276
"Tamam, zam, bam, lam," dedi Jasper. "Hızlı anlatayım." "Einstein iki şey söyledi: Birincisi, ışık hızı nerede olduğuna göre veya ne yaptığına göre değişmiyordu," dedi Jasper bir parmağını kaldırarak, "İkincisi, 'fizik kuralları birbirine göreceli olarak sürekli aynı hızda hareket eden iki gözlemci için de aynıdır' dedi. Yani ikimiz de bir trendeysek ve tren hızlanıyorsa, dışarıyı aynı şekilde görürüz. Ama sen trendeysen, ben de rayların yanında duruyorsam, o zaman faklı görürüz. Bu çok basite indirgemiş bir örnek, ama ne demek istediğimi anladın değil mi?"
Caine, Philadelphia'ya gelirken gördüğü manzaraları aklından geçiriyordu başını sallarken.
"Şimdi. Saniyede 186.000 mil olan ışık hızına yakın bir hızda-ki bir rokette gidersem garip bir şey olur. Sana kıyasla benim için zaman yavaşlar. Roketten indiğimde senden genç olurum."
"Einstein bunu kanıtladığında zamanın bile göreceli olduğunu kanıtladı. Sonra da enerji ve kütlenin içsel olarak bağlantılı olduğunu gösterdi: Bir kütle ne kadar ivme kazanırsa durağan bir kütleye kıyasla daha ağır olacaktır, sır, tır, kır."
"Bir örnek ver," dedi Caine kardeşini yavaşlatıp düşünebilmek İçin.
"Peki. Kalkan bir uçakta bedenin koltuğa yapışır değil mi? Sanki birden..."
"Ağırlaşmışsın gibi," dedi Caine ne demek istediğini anlayınca. Aynen öyle. Ama uçak yükselip de hızı azalınca yine normaledönersin. E= mc² formülü de buradan geliyor. E enerji, m kütle, cise ışık hızı. C hep aynı olduğuna göre, enerji arttıkça kütle de artar de mek. Bu yüzden de bir uçaktaysan, kalktığında, hızlandığında, çevrendeki her şeye oranla daha fazla kinetik enerjin oluyor; bu nedenle de göreceli olarak sanki ağırlığın da artmış gibi oluyor." "Anladım," dedi Caine. "Peki, bunun dalgalarla ne ilgisi var?" "Daha önce de söylediğim gibi Newton maddenin zamanda ve uzayda belli bir yeri olduğunu düşünmüştü, ama Einstein her şeyin göreceli olduğunu gösterdi; fizikçiler de hiçbir maddenin tam bir konumu ya da tam bir yaşı olmadığını anladılar. Bu da özel göre-celik dediğimiz maddenin enerji emilimini ve dağıtımını inceleyen dalın geliştirilmesini sağladı." "Bu da tüm maddelerin temel taşları olan temel partiküllerin bulunmasını sağladı, bunlara da 'kuark' denir. Fizikçiler on iki farklı kuark bulabildiler: Üst, alt, çekici, tuhaf, tavan, taban ve de antipartiküllerini..." "Dur," dedi Caine elini kaldırarak. "Bunlar maddenin temel taşlarının adları mı?" Caine, Jasper konuşurken sözünü kesmeyen Doc'a baktı. Kardeşinin tamamen keçileri kaçırıp kaçırmadığından emin olmak istiyordu. Doc başını salladı. "Doğru söylüyor Yağmur Adam." "Tamam," dedi Caine şakaklarını sıvazlayarak. "Devam et." "Peki. On iki farklı kuark olmasına rağmen, bizim gerçekliğimizdeki maddelerde bir tek üst ve alt kuarklar var ve kuark benzeri leptonlar." Jasper nefes aldı. "Önemli olan kuarkların ve leptonların madde olmadığını anlamaktır." "Nedirler?" diye sordu Caine.syf354
"Enerji. Anladın mı? Kuantum fizikçilerine göre madde aslında yoktur. Klasik fizikçilerin madde sandıkları şey aslında bir takım elementlerin bileşimidir, onları da atomlar oluşturur, onları da kuarklar ve leptonlar oluşturur yani enerji. Yani aslında madde enerjidir." Jasper söylediklerini anlamaları için sustu ve sonra devam etti. "Şimdi bil bakalım başka ne enerjidir?" "Düşünceler," dedi Caine.
"Aynen öyle. Tüm bilinçli ve bilinçsiz düşünceler beyinden elektrik sinyalleri yollayan nöronlar tarafından oluşturulur. Anladın mı? Madde enerjiyse ve düşünce de enerjiyse, o zaman tüm madde ve düşünceler birbirine bağlıdır, ilişkilidir. İşte toplu bilinçaltı da bundan gelir; bu yaşayan, yaşamış ve yaşayacak her canlı tarafından paylaşılan, birbirine bağlı, bilinçsiz zihindir, bir, kir, pir." "Peki," dedi Caine kardeşinin dediklerini anlamaya çalışarak. "Diyelim ki toplu bilinçaltının fiziksel bir boyutu olduğunu kabul ettim, ama bunun zamanı aşabilmesini anlayamadım."
"Çünkü zaman görecelidir," dedi Jasper. "Düşünsene. Işık hızından hızlı olan tek şey..."
"Düşünce hızıdır," dedi Caine sanki bir bulmacanın son parçasını oturtmuş gibi.
"Evet, özellikle de bilinçsiz düşünce. Partüküller ışık hızına yaklaştıkça zaman yavaşladığı için duranlara göre bilinçsiz zihnin sonsuz olduğunu düşünebiliriz. Yani, bir anlamda, zaman diye bir şey yok."syf355
Gelecek, onu görene kadar şekilsizdir. Bir parayı havaya attığında iki olası gelecek vardır, birinde para yazı gelir, diğerinde tura, ama sen görene kadar ikisi de değildir. Kadın: Evet. İşte bu yüzden partiküller aynı anda her yerdedir, çünkü aynı anda tüm geleceklerdedirler.
Caine: Ama bu Laplace'nin Şeytanı ile ters düşüyor. Laplace, Simdi'de her şeyi bilirsen, geçmişte ve gelecekteki her şeyi bilebile ceğini söylüyor. Laplace'nin teorisi doğruysa o zaman gelecek önceden belirlenmis-tekil- ama gelecek tekil değil, sonsuz.
Kadın: Laplace'nin teorisi tamamlanmamış. An'ın geçmişi için doğru, ama geleceğini kapsamıyor.
Caine: Laplace'nin Şeytanı geçmişteki her şeyi biliyor, çün kü geçmiş hep tekil, çünkü tüm ayrımlar ileri doğrudur. Ama Laplace'nin Şeytanı tam olarak geleceği bilemez, çünkü birden fazla var. Laplace'nin Şeytanı tüm olası gelecekleri bilir.
Kadın: Evet. An'ın geleceği olasılıklıdır. Şimdi'lerin hepsini çok belirgin bir şekilde gördüğün için tüm olası gelecekleri görebi-lirsin, ama bunlar sonsuz. Gerçek, düşüncenin bir yansımasıdır, her öne atılan dalda kendi gerçeğini seçersin, çünkü hangi An'ı düşün mek istediğini seçersin.
Caine: Anlıyorum. Bu Yüzden HerAn'ı gözlerim açıkken göre-miyorum, çünkü evreni görürken Şimdi'ye kilitleniyorum ve olası gelecekleri göremiyorum. Kadın: Evet. Caine: Ama... Neden ben? Neden ben Şeytanım? Neden başkası değil? Kadın: Bu da olasılık ile ilgili, aynen çan eğrisi gibi. Herkeste şeytana özgü güçler var aslında. Bazılarının güçleri zayıf, bazıla-rınınki güçlü. Çok az kişide hiç yok, bu yüzden de birkaçında hepsi olmalı. İşte bunlar da şeytanlar. Caine: Eğer herkeste bir nebze yetenek bile olsa, bir şeyler varsa, ben neden HerAn'da başkalarını bilmiyorum. Kadın: HerAn onların bilinçaltında var. Görebiliyorlar, ama anlayamıyorlar. Bazen bir yankı olarak var sadece. Caine: Bir olayı önceden yaşamışsın veya görmüşsün gibi his-setmek gibi mi? Kadın: Evet. Bu, An'ın geçmişinde görüldüğü şekliyle olası geleceklerden biri. İnsanlar gördükleri geleceklere giden yolu her zaman izlemezler. Ama izlerlerse ve bu gerçekleşirse, bu bilinçte bir-den ortaya çıkar; işte deja vu denilen şey de budur. Caine: Herkesin faklı yetenekleri var demek. Kadın: Evet, bazılarınınki zayıf, bazılarınınki güçlü. Zayıf olanlar ileriyi göremez. Olası gelecekleri göremedikleri için hare-ketlerinin sonuçlarını tahmin edemezler. Hayat boyu kör ve aptal-mış gibi yaşarlar. Kararları gelişigüzeldir, kararlarının sonuçları da öyle.syf459
Kadın: Evet. HerAn'ı gören Şeytanlar, An'da acı çekerler. Caine: An'da ne yapmam gerekiyor? Kadın: Ne istersen onu. Kendi geleceğini seçme ve böylelikle çevrendekilerin de geleceğini değiştirme olasılığın var. Caine: Ama hangi kararların doğru olduğunu nereden bileceğim? Her şey bir diğerine bağlı. Benim için doğru olan bir şeyi seçip başkasına zarar verebilirim. Kadın: Kararlar doğru veya yanlış değildir. Kararlarlar karardır. Sen, sana göre en iyisini seç. Caine: Ama nasıl seçeyim? Kadın: O sana bağlı.syf460
Muhteşem yapımlanmış polisiye, gerilim romanı! Bu eseri okuduktan sonra Olasılık işlemlerine ilginiz daha da artacak. İlk önce olaylar kopuk şekilde başlıyor. Sonra muazzam bir şekilde ilişkilendiriyor Adam Fawer. Yani mükemmel tek sözle. ilk başlarda zorlanabilirsiniz ama sakın vazgeçmeyin. Okumanızı mutlaka tavsiye ederim.
Okuduğum efsane kitaplardan! Müthiş bir kurgusu ve konusu var; her şey şahaneydi. Yazarın kitap boyu yaptığı açıklamalar bilmeyenler için çok faydalı olmuş. Bütün o fizik teorileri sonucu kuatum fiziğini araştırmaya karar verdim :D çok zevkli ya
Epilepsia, esquizofrenia e probabilidades. Simplesmente fascinante, este livro leva-nos a reflectir sobre a infinidade de caminhos que podemos seguir e de como todos nós estamos ligados. Os acontecimentos que provocamos e as experiências que vivemos serão fruto do acaso? Estará o nosso destino escrito ou serão as portas por nós abertas construídas pelos nossos semelhantes? Improvável é um dos melhores livros que li até hoje. Aborda uma doença que ainda hoje não é compreendida na totalidade, à medida que nos relata a vida da sua personagem principal. Devo acrescentar que só não o li da primeira à última página sem parar por ser fisicamente impossível, caso contrário, teria o feito com muito gosto :) Recomendo *
Hamısı kitabın arxasındakı "anında bitirəcəksiniz" mesajı ilə başladı. Sonra anama bu kitab getmir dedim, o da mənə- Lala, əslində sən bu kitabla problemlərdən qaçacağıvı və sənə bəzi şeylərivi unutduracağını sandın, lakin alınmadı- moizəsi ilə ikinci həyat mərhələsinə öz qədəmini atdı. Kitaba gəlincə, kitabın yeganə "cool" hissəsini 262-ci səhifəsində yaşadım.. Birdə uzun fiziki riyazi söhbətin ortasında professorun səhvini baş qəhrəmandan əvvəl tutdum (oh yeah!) belə anlarda hərhalda aldığım təhsilin boşuna olmadığını düşünürəm. (Kitabı bitirdim və mama mənə bir də belə sürətli oxuma, yaxşısan? dedi) belə də, bir dəfə oxumaq olar :)
Neredeyse hiçbir derinliği bulıunmayan, bulundurduğu azcık derinliği de tamamen zamanında bilim başka bilim adamlarının söylediği şeylerin oluşturduğu, oluşturulan bu minnacık ve yapmacık derinliğin de özellikle finalinde saçma bir şekilde dağıtıldığı, tamamen ilginç kurgu üzerine kurulu, ama tamamen ilginç kurgu üzerine kurulu bir kitap için fazla uzun olan, dilinde neredeyse hiç edebiyat olmayan, olduğunda da ortaya çıkanın becerilememiş, yapmacık bir edebiyat olduğu, Amerikan aksiyon filmleri tadında bir kitap. Pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim.
Bu arada, bu kadar basit dilli bir kitabın çevirisinde nasıl hatalar bulunuyor, orasını da anlayabilmiş değilim.
Wikipedia'dan kopyalanmis gibi yazilmis gereksiz cok fazla detay var. yazar kitapin kisa kalacagini dusunmus sanirim. kitapta bahsedilen kavramlar hakkinda bilgi sahibi olanlar icin cok uzun gelebilecek detaylar var. fikir sahibi olmayanin da, bunlari kendisinin arastirmasi daha mantikli olurdu. bol bol vaktiniz varsa ya da en azindan hakkinda uc bes kelam etmek istiyorsaniz, okuyun.
This is a book like Replay that I would recommend everyone read. And while I got my copy from the local library, as its one I'll be rereading, I have to buy a copy.
What a ride! The graphic nature of many of the descriptions had me scrunching up my face and puckering my lips but the themes and events in this book are fresh and frantic!
If you are a fan of science fiction or time travel, you'll probably enjoy Improbable.
Can't say i liked the story nor the character progression/expression of this book but it caught me with its scientific tie-ins and imaginative point-outs.
This book would make a kick-ass action movie. As a novel though, for what it was, it was great, as the plot was quick-paced and the action was intense. What it lacked was in-depth character development, as the characters were a little one-dimensional; there was the flawed nice-guy protagonist, the tough sexy girl, the crazy brother, the bad ass with a heart... and their motives were obvious and expected. BUT, for this novel it was more about the science and the action than the character development, so it didn't really bring it down. I thought the idea behind the plot was pretty cool and the little explanations of the science for the layperson (eg. Leplace and probability theory) made it seem plausible, or should I say not Improbable, haha. Then again, I'm not a science person, so I can't attest to the reality of the science. Overall, the novel was entertaining and a fun summer read. Great for the beach!
her kesin teriflediyi bu kitab gozlentimi qarsilamadi.
belke de esas sebeb kitabi uzun fasilelerle oxumagim oldu ve bele olanda kitabdan qismen soyuyuram. amma diger terefden yazarla elaqedar idi mence. Adam Fawer-in movzulari her ne qeder maraqli olsa da, yazi terzi mene gore deyil, sanki. Empatini iller once oxuyub ( movzusu ela idi) ve sixildigim ucun yarida qoymusdum ( pdf idi). Duzdu, Olasiliksiz, Empati qeder sixici gelmedi, ancaq yene de darixdigim bir cox yer oldu. en sevdiyim yerleri ehtimallar uzerine edilen sohbetler idi
Bir kitap okuyor olmaktan çok filme çekilecek bir senaryoyu okumak gibi bir şey bu kitabı okumak. Kare kare tüm film önünüzden akıyor sanki. O yüzden kitap hızla bitiyor.
Yani film olarak iyi, kitap olarak pek ideal sayılmaz.