Jump to ratings and reviews
Rate this book

Notes On Writing Weird Fiction

Rate this book
Paperback. 13,00 / 19,50 cm. In Turkish. 128 p. "Evet, tuhaf hikâyeler yazmaya yedi buçuk-sekiz yas civarinda, idolüm Poe'yla ilk karsilasmamdan sonra basladim. Yazdiklarim berbatti ve çogu da yok olup gitti. Ama yine de elimde sekiz yasimdayken yazdigim iki gülünç örnek The Secret of the Grave (Mezardaki Sir) ve The Mysterious Ship (Gizemli Gemi). On dört yasima dek gerçekten elle tutulur denilebilecek bir hikâye yazmadim. Sekiz ve dokuz yas arasinda tüm zevkim birdenbire degisti ve bilimlere, özellikle de kimyaya büyük bir ilgi duymaya basladim. Mahzende bir laboratuvar kurdurdum ve tüm harçligimi araç gereçlerle ders kitaplarina harcadim." - Bana Gelirsek "Köpekler ve kediler söz konusu oldugunda seçimim o kadar belli ki simdiye dek ikisini karsilastirmak aklima bile gelmedi. Nasil maymunlara, insanlara, zencilere, ineklere, koyunlara ya da pterodaktillere olumsuz duygular beslemiyorsam köpeklere karsi da bu türden hisler beslemiyorum. Ama çocuklugumun ilk yillarindan beri kedilere özel bir saygi ve yakinlik duymusumdur. Kedinin o kusursuz zarafeti ve kendi kendine yetmedeki üstün becerisinde evrenin mükemmel güzelligini ve sade tarafsizligini görüyorum; benim için bilinmeyenin tüm büyüsü ve cazibesi onun sessiz, gizemli havasinda sakli. Köpek basit, yüzeysel duygulara hitap ediyor; kedi ise insan aklinin kozmik algisina ve hayal gücünün en derin pinarlarina. Düsünmeyi seven Misirlilarin ve Poe, Gautier, Baudelaire ve Swinburne gibi daha sonra gelecek olan sair ruhlarin hepsinin de bu kivrak, kadim cadinin sadik kullari olmasi hiç de tesadüf degildir." - Kediler ve Köpekler

Unknown Binding

First published January 23, 2012

8 people are currently reading
128 people want to read

About the author

H.P. Lovecraft

5,806 books18.9k followers
Howard Phillips Lovecraft, of Providence, Rhode Island, was an American author of horror, fantasy and science fiction.

Lovecraft's major inspiration and invention was cosmic horror: life is incomprehensible to human minds and the universe is fundamentally alien. Those who genuinely reason, like his protagonists, gamble with sanity. Lovecraft has developed a cult following for his Cthulhu Mythos, a series of loosely interconnected fictions featuring a pantheon of human-nullifying entities, as well as the Necronomicon, a fictional grimoire of magical rites and forbidden lore. His works were deeply pessimistic and cynical, challenging the values of the Enlightenment, Romanticism and Christianity. Lovecraft's protagonists usually achieve the mirror-opposite of traditional gnosis and mysticism by momentarily glimpsing the horror of ultimate reality.

Although Lovecraft's readership was limited during his life, his reputation has grown over the decades. He is now commonly regarded as one of the most influential horror writers of the 20th Century, exerting widespread and indirect influence, and frequently compared to Edgar Allan Poe.
See also Howard Phillips Lovecraft.

Wikipedia

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
32 (32%)
4 stars
23 (23%)
3 stars
31 (31%)
2 stars
11 (11%)
1 star
1 (1%)
Displaying 1 - 15 of 15 reviews
Profile Image for Rygard Battlehammer.
187 reviews88 followers
June 27, 2023
Bakın, ben yaratık seviyorum. Yok bu tentaküllü, aman bunun ağzı çok, vay bu sürtünmeli diye hiç de ayırmıyorum. Ölü olanına ayrı, ölemeyenine ayrı merak duyuyorum. Kozmik olsun da çamurdan olsun benim için. Hele ki zar kanatları, beşken şeklinde kafaları, yarı mantar-yarı hayvansı organları varsa değme keyfime. Tekeli-li diğer bağırılsın, dehşet haykırışları geceye yayılsın istiyorum. bakın açıkça söylüyor, gururla haykırıyorum; ben yapış yapış yaratık okumaktan haz duyuyorum. Ama sırf yaratık seviyor olmam, eciş bücüş şeylerden hoşlanmam DANGALAĞA tahammül edeceğim anlamına gelmiyor.

Kitap 16 yazıdan oluşuyor ve yazılar neredeyse rastgele seçildiği, kötü bir editörün elinden çıktığı için de kendi içinde bir bütünlük oluşturmuyor. Yazıların bir kısmında Lovecraft’ın tuhaf kurgu ile ilgili tavsiyelerine ulaşıyoruz ama kitabın daha büyük bir bölümünde, hastalıklı, hemen her düşüncesi yanlış, ırkçı, toplumdan izole edilmesi gereken, ergenlikten çıkamamış, sapkın, düşkün, aşağılık bir dingilin, berbat ve yersiz bir özgüvenle sarf ettiği saçmalamalarını okuyoruz.

Tam ve detaylı bir analiz yapamayacağım ama tüm yazıların kısa bir özetini çıkarmak ve tahammül sınırımı zorlayan bazıları hakkında iki satır laf etmek istiyorum. Peşinen belirteyim, beni öfkelendiren bir kitaptı o yüzden "dostluk ve sevgiyle" dolup taşan bir inceleme olmayacaktır

PEGI 18

1. Bana Gelirsek: Lovecraft’ın 39 yaşında yazdığı hayli kısa, genelde çocukluğundan bahsettiği, otobiyografik bir yazı. Yazar günlük rutinlerinden, ilk hikayelerinden, Weird Tales ile ilişkisinin başladığı zamanlardan bahsediyor. Yazı ilk başta samimi gibi gözükmekle birlikte, Lovecraft’ın hayatını biraz bilenler aslında çok yüzeysel ve genel bir yazı olduğunu fark edebilir. Yine de hastalığı, okula gitmeyişi, sapık annesinin üzerindeki etkisi gibi hayatını şekillendiren kimi olaylar görünür durumda. Her zamanki gibi “Ben çok farklıyım ya” iması taşımasına rağmen genel olarak aptallık seviyesi düşük bir yazı ve kitabın aynı zamanda girişini oluşturması, bir an için düzgün bir kitap okuyacağımız yanılgısı yaratıyor.

2. Kediler ve Köpekler: Ancak Lovecraft’ın berbat karakterinin hızlıca sızarak su yüzüne çıktığı ikinci yazıyla, az önce oluşan yanılgı hızla yok oluyor. Mektupla dönen bir tartışma olan ve anladığım kadarıyla küçük latifelerle, biraz da zaman öldürmek için devam eden “Kediler mi daha iyidir köpekler mi?” konusuna, züccaciye dükkanına dalan boğa gibi, götü tutuşmuş bir heyecanla girişiyor Lovecraft.

Sanırım hepimiz daha önce benzer tartışmalar yapmışızdır arkadaşlar arasında. Kimi zaman fazla yükselse de insan, aslında yapısı gereği çok da önemli olmayan bir tartışma konuları olur bunlar. “Kedi mi köpek mi?” tartışması da tam böyle bir konu. Ama Lovecraft kadar pislik dolu olunca insanın zihni, konu asla kedi veya köpek kalamıyor. Atanamamış nazimiz kendine bir taraf seçiyor (kedi) ve hayatta tiksindiği ne varsa karşı tarafa bunu yüklüyor, ortalığa bir anda "Turkishmusic.org’daki Sezen Aksu Tartışması"na çeviriyor.

Karakterini şekillendiren en temel iki unsur olan ırkçılığın ve insanlığa karşı genel nihilist bir nefretin yoğurduğu ve şekillendirdiği fikirleri, berbat bir ciddiyet ile sıralamaya başlıyor. Her zaman bahsettiği yaratıkları aratır çirkinliğine, şekilsizliğine, ucubeliğine, tuhaf bedenine ve sosyal yeteneksizliğine inat, tarih boyunca kendine bir mecra bulmuş her kompleksli piç kurusu gibi o da ayarsız bir nefretin taşıyıcısı. Felaket fikirlere sahip bir faşist ve elbette, aynı anda, hem nefret ediyor kendinden, hem de hayranlık duyuyor. Daha sonraları büyük bir açıklıkla dile getireceği üzere, kendisinin üstün bir ırka dahil olduğuna inanıyor. İnanmanın ötesinde, bunu tartışılmaz norm olarak kabul ediyor ve bunun üzerinden kurulmuş mantık dışında her unsuru da “doğa dışı” addediyor.,

Hikayelerine aşina olan zaten bilecektir; Lovecraft, sık sık zencilerin, yahudilerin, çingenelerin, slavların ve diğer “aşağı ırkların” çirkinliklerinden dem vurur (enteresan şekilde araplara çocukluğundan beri hayrandır da onlara pek laf etmez) ama kurguların arkasından çıktığında, hikayelerine yansıyan taşkınlıktan çok daha aşağılık bir düşünce yapısı da görünür hale geliyor yazdıklarında. Mesela köpeklere karşı bir ön yargı beslemediğini açıklamak için söze şöyle giriyor “Nasıl maymunlara, insanlara, zencilere, ineklere, koyunlara ya da pretodaktillere olumsuz duygular beslemiyorsam köpeklere karşı da bu türden hisler beslemiyorum.”

İnsanlığa karşı nefreti ise sık sık, Karanfil Sokak Emoları gibi karikatür bir coşkuyla fışkırıyor. "sanki insanlık bir erdem ölçüsüymüş gibi, köpekleri insana çok benzedikleri gerekçesiyle yüceltmeyi adet edindikleri..." yazıyor dingil. Ay götüm, kendi elf prensesi sanki bana... Erdem, doğru-yanlış, iyi yüreklilik kavramları insandan bağımsız bir anlama sahipmiş gibi davranıyor, insan beğenmiyor o berbat ergen kırılganlığıyla. Toplum eleştirir gibi poz kesip, aslında toplumsal ahlaka laf eder gibi görünüyor ama çaktırmadan insanlığı beğenmiyor.

Elbette Lovecraft tartışmasını da bilmiyor, sadece safsata diziyor, insanları başkası adına utandırıyor. "Kedi asildir, köpek köylü" argümanını savunmak için, onun için meşru olan tek insan tipine, yavşak bir faşiste ait olmayan her insani davranışı köpek ile özdeşleştirdiği hastalıklı bir mantık sistemi kuruyor, Hentai savunan Otaku oğlana dönüyor.

Bu arada bilmediği konuları da direkt uydurmaktan çekinmiyor ha. Mesela Kedilerin akıllı ve köpeklerin aptal olduğunu iddia ediyor, bunun için de bir bilimsel verisi olmadığından (bilimsel veri yok çünkü bu yanlış bir iddia, modern nörobilim sayesinde bugün biliyoruz ki köpeklerin korteksinde ortama 530 milyon nöron bulunurken kedide yaklaşık 250 milyon nöron bulunuyor) da köpeğin itaat etmeye elverişli olmasını kedilerin ise itaat etmeyişine bağlıyor zekayı.

Ayarsızlığı elbette kedi köpek ile sınırlı kalmıyor. Tarih boyunca tüm toplumları kediye değer verenler (bu aptalın hayranı olduğu mısır başta) ve vermeyenler olarak ayırıp, köpeklerle iç içe yaşayanların ne kadar aptal, kaba, ikinci sınıf köylüler olduğunu, kedi sevenlerin ise üstün ırk etiketini nasıl taşıdığını anlatıyor.

Tabi sonuç itibariyle saçmaladığı, boktan, ırkçı ajandasını temize çekmeye çalıştığında argümanlarının kerterizi de devamlı değişiyor. İşine geldiği zaman hayvansı/doğal davranışı, işine geldiği zaman da insansı(olduğunu iddia ettiği) davranışı övüyor. Her yönüyle son derece sinir bozucu, akıl mantıktan yoksun, insanda tarih boyunca geri gidip adam dövme isteği yaratan bir yazı çıkıyor sonuçta ortaya.

3. Clark Ashton Smith'e Mektup: Bu mektup ise pek de bir öneme sahip değil. Lovecraft’ın arkadaşı, Cthulhu Mythos’a da katkıda bulunmuş Smith ile yazışmasından bir parça sadece. Cevap verdiği mektup yayınlanmadığından bazı bölümleri havada kalıyor. Yazarlar arası kişisel mektuplaşmanın gereği bir çok hikayeden bahis açılıyor ama tek başına bir kitapta olması o kadar anlamsız ki. Muhtemelen sayfa dolsun diye eklenmiş kitaba. Sorarlarsa derlerdik dersin, kim karışır?

4. August Derleth'e Mektup: Cthulhu Mythos’un derlenmesinde ve oluşmasında muhtemelen Lovecraft’dan daha çok emeği olan Derleth’e yazılmış mektup, bir önceki mektubun güzel ve okumanın anlamı olabilecek nitelikte bir metin.

Kasım 19’da Derleth’e yazdığı mektupta, arkadaşı Loveman ile birlikte bir mezara girdikleri ve kendisinin mezarın dışında, uzun bir kablonun ucundaki telefonla Loveman ile konuştuğu rüyasını anlatıyor. Rüyayı hikaye olarak yazmak istediğini ekliyor ardından. “Gündüz niyetine Lovecraft, gündüz niyetine!” diyerek hafifçe silkeliyoruz kitabı.

5. Robert E. Howard'ın Anısına: Howard’ın ölümü için yazılmış bir anma metni. Yazarın hayatından ve eserlerinden bahseden klasik bir yazı. Aynı zamanda mektup arkadaşı olan R.E.H.’nin ilhamlarından, Solomon Kane, Conan gibi ikonik kahramanlarından bahsediyor.

6. Tuhaf Kurgu Yazmak Üzerine Notlar: Kitaba ismini veren yazı aslında hayli kısa ama beğendiğim ve beklentim doğrultusunda bir yazı. Lovecraft sonunda ciddiye alınabilir olduğu tek konuda yazıyor ve Tuhaf Kurgu oluşturmak için işlevsel bir örnek kural dizisi oluşturuyor. Kronolojik bir senaryo, anlatım sırasına göre ikinci bir senaryo, hikaye yazımı ve estetik kontrol aşamalarından oluşan bir mekanikten bahsediyor ve kendi yazılarını bu yapıda nasıl oluşturduğunu anlatıyor. Ama kitabın vadettiği içeriğin hepi topu 6 sayfalık bir yazıya karşılık geldiğini öğrenince bir tur daha sövmek zorunda kaldım Laputa kitaba, onu da belirtmeden geçemeyeceğim.

7. Edebi Kompozisyon: Bu yazı ise anlatılarda yapılan hatalarla ilgili. Orijinal hali aslında iyi ve faydalı ama sorun şu ki tamamen İngilizce odaklı bir içerik ve Türkçeye çevrildiğinde anlamını büyük oradan yitiriyor. Hem kurgu hem de dil bilgisi içermesine rağmen büyük çoğunluğu İngilizceye özel örnekler, ses benzerlikleri, dil bilgisi kuralları ve sıklıkla yapılan hatalardan bahsediliyor. Bu haliyle son derece anlamsız duruyor çeviri bir kitapta yer alması. Zaten kitabın editörünün kafası da karışmış, neyi nasıl sunacağını da şaşırmış görünüyor. Belki bir bölümü yayınlansaydı anlamlı olabilecek yazı, yine bir ucubeye, iç çektiren bir başarısızlığa dönüşmüş, Laputa’nın dandiklik hanesine çentik olmuş.

8. Vezin Düzeni: İngilizcemizde vezin harika bir şeydir, güzel şiirimizi bozuyorlar diye ağlıyor, bomboş bir yazı. Ağlama Melis.

9. Klasisizm Meselesi: Burada ise Lovecraft, Philip B. Mcdonald’ın amatör gazetecilik ile ilgili eleştirilerine yanıt veriyor ama bilin bakalım yazının içerisinde ne yok?

Gölgesiyle kavga eder gibi Lovecraft’ın amatör gazetecilik savunmasını izliyoruz. Ama bence kesin Mcdonald haklıdır... “Amatör gazetecilikte klasiğin en yüksek seviyesinin kullanılmasını savunuyorum” diye bitiriyor Lovecraft; ben de “Tabi lan, manyak mısın!” diyerek geçiyorum.

10. Kabul Edilebilir Uyak: “Şiirde asıl olay ölçü abi yeaa, uyak falan hikaye... Ama tam uyak da şık duruyor bazen.” demek için yazmış sadece. Bir şey demeyip de sırf uyak yazdığı için de iç kıyıyor. Spenser şu uyakları kullandı, Butler bunları ama güzel şairlerimiz var, yaşasın İngiliz dili diyor.

11. Küçümsenen Pastoral: Pastoral aslında kötü değil, kötü olsa Poe yazmazdı diyor. Bir de millete laf eder asil değilsiniz diye allahın köylüsü.

12. Gezegenler Arası Kurgu Üzerine Notlar: Sevdiğim ve bence öne çıkan bir diğer yazı. Dönemin bilim-kurgu hikayelerinin genellikle ucuz ve bayağı oluşuna (ki gerçekten öyle) değiniyor ve farklı bir gezegende geçen bir kurgu yazarken dikkat edilmesi gereken bazı noktaları vurguluyor. Yazı aslında çok dar bir perspektiften bakıyor bilim-kurgu’ya ve dile getirdiği sorunlar haklı olsa da çözümleri yine sınırlı bir alanda önerilerden oluşuyor. Buna rağmen faydalı olduğunu reddedemem. Yazım biçimi ve kurgu oluşturma şeklini muhafazakar görmeme karşın, iyi yaptığı bir konudan bahsediyor. Karakter-olay dengesi, hikayenin odağı, gezegen atmosferi oluşturma, hikaye ritmi, gezegenler arası yolculuk gibi spesifik konularda tavsiyeler içeriyor. Üstelik insanlık hakkında dandik fikirleri yazıya çok az sızdığından dolayı bir an için Lovecraft’ın boktan bir insan olduğunu unutturması da artı hanesine işleniyor.

13. Temelde: Bu noktadan sonra kitap kurgudan, yazarlara tavsiyelerden tamamen sapıyor ve Lovecraft’ın sapkın düşünceleri sıralanmaya başlıyor. WW2’nin dördüncü yılında yazılmış yazıda bizim oturma odası faşisti, önce dünyanın en uygar tarafında olduğunu belirtip en baştan dünyanın neden ele geçirilmediğinden şikayet ediyor. Almanları yalandan biraz kötüleyip, başlıyor vahşilik övmeye. “Uygarlığı korumak için vahşiliğe sadece hakiki biyolojik ilkeleri kullanarak bilimsel bir şekilde yaklaşmalıyız.” diyor. Sistematik soykırım mı diyorsun tatlım? Açık konuş, ne istiyorsun? Tanıdığım kısa bıyıklı bir eleman var onu yapan, tanısan çok seversin.

Söylediği hemen her şey tuzluğun söylemlerine bire bir oturuyor ama Lovecraft'a sorsan o çok farklı tabii. Sosyal evrim hakkında herhangi bir şeyi anlayabilecek kapasitede olmadığı için insanlığın tüm yaklaşımlarını evrimsel bir perspektifin sapıkça çarpıldığı bir noktadan tutmaya çalışıyor ve “insanın verdiği kararlardaki yegane etken fiziksel güçtür.” diyor.

Yanlış anlaşılmak istemem; şimdi burada iki yüzlülük yapıp da şiddet kullanımını "tü-kaka" ilan edecek durumum yok benim. Silahlı mücadelenin yardımı ile üretim araçlarının mülkiyetine el koymanın tarihsel bir zorunluluk olduğunu savunuyorum. Bunu sınıfsal bilince dayandırıyorum ve ardından proletarya diktatörlüğü kurulmadığı sürece dünya üzerinde cenneti yaratamayacağımızı da hayatım boyunca savunacağım. Liberal bir kaypaklıkla burada şiddet falan boklamayacağım. Ancak bu denyo araç olan değil amaç olan, tarihsel haklılıktan arınmış, “insanlığın özü” olduğu gerekçesiyle başvurulan bir şiddetten bahsediyor, düz sapkınlık, yekten akıl hastalığı övüyor.

Ha O kadar bayılıyorduysa savaşmaya, elini kolunu tutan mı vardı? Defolup gitseydi cepheye, onu tabi yazmıyor çürük raporlu Lovecraft. Bunun dandik ülkesi de yalandan da olsa savaştı, katılsaydın ya aslanım orduya? Ama yoo, evden burnunu çıkarmaya korkan pısırık oğlan bir bakmışsın açık öğretimde lisans üstü kasıyor. Ama 30ların dolmakalem delikanlısı, mektup yazarken dünyayı dövüyor.

14. Devrim Mitolojisi: Ardından Amerikan Devrimi üzerine değerli düşüncelerini aktarmaya, ”Bakan Baker, 1775'teki safkan Anglosakson isyancılar ve tek uğraşları talan olan, genelde güney sınırımızın aşağıların da homurdanıp kurşunlar savurmakla ve tepinip terbiyesizlik etmekle meşgul bir melez domuz sürüsü arasında bağlantı kurarak hiç şüphesiz yine karakteristik,” diye başlıyor. Britanyanın iti ya, elbette her türlü sömürgecilik, kölecilik meşru ve haklı. Yazı ilerledikçe de bu sefer ”Amerikan Devrimi anayurtlarındaki İngilizler ve bu kıtadakiler arasındaki vahim bir yanlış anlama sonucunda gerçekleşti. İki taraf da cennetlik olduğunu iddia edemez, yine aynı şekilde iki tarafın da adı alçaklık suçlamasıyla kirletilmemeli” diye ağlıyor sıska pislik yumağı.

En sonunda da ağzındaki baklayı çıkarıyor; aslında İngiliz sömürgesi olmamaya içerlemiş pencere önü rambosu; “1775 yılında bu ��lke İngiliz topraklarının resmi bir parçasıydı ve Kral ve Parlamentonun haklı otoritesi altındaydı. Halkın çoğunluğunun isyan etme kararı, kesinlikle görevlerinin var olan hükümete sadık kalmak olduğunu düşünen ve krallarının hükümdarlığını yiğitçe, şerefli bir şekilde savunan Amerikalılardan yakınmak için bir neden teşkil etmez... Yine de III. George'un hizmetinde kendi isteğiyle acı çeken ve ölen sayısız vatansever Kralcı Amerikalıyı karalamak ancak kara cahillik veya fazlasıyla kötü niyetli bir ön yargı sonucunda mümkün olabilir.”


15. Nietzschecilik ve Realizm: Komünizmin bir çok vahşi kabilede görüldüğünü, anarşinin ise vahşi hayvanlarda olduğunu söyleyen küçük halk düşmanı, aristokrasiye inandığını, aristokrasi dışında insanlığın katlanılabileceği uzun uzun anlatıyor. Açıkça faşizm övüyor. Gerçekten üzülüyorum sırf bu monarşistliği yüzünden İdam mangası önüne çıkmadığına. Oysa adil bir dünyada bu adamı önce manganı önüne dikilip, “son arzun var mı?” diye sormak, ardından “şaka lan şaka, bize ne arzundan.” diyip direkt vurmak gerekiyor.

16. Yüzyılın Suçu: Ve son yazıda artık gemi iyice azıya alıyor dürzü. Yine WW2 hakkında bir yazı. Bu sefer, "savaşan tarafların ikisi de Cermen. Cermenler asil ırktır, keşke savaşmasalar, üzgün surat üzgün surat" diyor. Hiç utanmadan “Gelecek günlerde savaşan İki Cermen kardeş, Slavların ve Moğolların yükselen gücünü ezmek için birlik oluşturmalı ve geliştirdiği şanlı kültürü Avrupa ve Amerika için korumalı” yazıyor.

Ne yazık ki bu aptal faşist 1937de öldü ve savaştan sonra o çok sevdiği Cermenlerinin içinden geçildiğini, Sovyet topraklarına saldırmaya cüret etmiş nazi pisliklerinin İT GİBİ sıraya dizilip Moskova sokaklarında dolaştırıldığını, sonra da “Nazi köpekleri orada yürüdü diye” tüm şehrin sokaklarının deterjanlarla yıkandığını göremedi.

Aslında yazılar hakkında söyleyecek daha çok şeyim, eklenecek bir sürü alıntım, edilecek de bolca küfürüm var. Ancak GR’in karakter sınırını da geçtiğimden (yine kırptık matmazel) Lovecraft seansımıza burada son veriyorum.

Fakat bitirmeden önce birkaç iki satır da Laputa’ya yazmadan duramayacağım. Şu ana kadar Laputa’dan okuduğum kitapların tamamında bir sorun vardı. Kitaplar imla hataları doluydu ve çoğunun çevirisi çok kötüydü. Bu kitap da ne yazık bir istisna değildi. Çevrilen şey hikaye olmadığı için dil bu sefer çok göze batmıyor. Yok değil, yine var ama aksadığı bir iki yer kolayca görmezden gelinebilir. Ancak kitabın bu kadar fazla imla hatasıyla dolu olması, boşluğu olmayan kelimeler, hatalı noktalama işaretleri, “ya hiç mi okumadınız?” dedirtiyor insana

Asıl sorun içerik seçimi yine de; kitap fevkalade kötü tasarlanmış. Seçme yazıları kapağa basınca iş bitiyor mu? Anlayamıyorum ben bu yayıncılık biçimini, bir zahmet açıklayın bana. Yazıların eğer "kurgu yazmak" hakkında olması gerekiyorsa, ben neden yüz yıl önceden gelen dengesiz bir ahmağın dünyayı ele geçirip karşısında mastürbasyon yapma fantezilerini okuyorum? Yok o sadece kapaktı ise neye göre seçtiniz? Lan madem click bait yapacaksınız reklam falan alın bari, nasıl bir motivasyon bu? Neden garip ve tek başına zerre anlamı olmayan mektuplar var bu kitabın içinde? Son dört yazı tesadüfen mi bu kitapta, değilse ne yapmaya çalışıyorsunuz?

Mesela Lovecraft'ın Derleth'e anlattığı rüya, daha sonra, "Randolph Carter’ın İfadesi" adlı hikayeye dönüşmüştü. Laputa Kitap bunu yazının başına/sonuna belirtme gereği neden duymuyor da basıp geçiyor? Kitabı her okuyan isnanların tamamı Lovecraft’ın bütün hikayelerine hakim olmak mı zorunda? Bir satırlık not düşmekten aciz birey, neden kitabın başına adını yazdırıyor?

Gerçekten yayınevine iyi niyetle yaklaşmaya çalışıyorum ama bu kadar dandik kitap basılmaz, insan okuyacak bunu...

Kitabı da kimseye önermiyorum, Lovecraft zaten hikayeleri dışında (ki kahretsin hala seviyorum hikayelerini) bomboş konuşan bir adam. iki tane tavsiye okumak için bu kadar hayvanlığa tahammül etmenin anlamı yok. Atılan taş ve ürkütülen kuş grafiği arasında grotesk ve karanlık uçurumlar var zira. Ha, eğer red-pillci bir ekşi sözlük ergeniyseniz, ıslak nazili rüyalarıyla kendinizden geçiyorsanız, Üm*t Özdağcı bir dangalaksanız falan tam sizin kafadan ama; tuzluğu kapıp koşun!
Profile Image for ᴥ Irena ᴥ.
1,654 reviews242 followers
October 13, 2015
Notes on Writing Weird Fiction is only a few pages long (Amazon reports 5), but I highlighted almost everything. I don't know what I expected to find. I liked how Lovecraft explained and presented his ideas, his reasons for choosing the weird and the way he wrote his stories ('As to how I write a story - there is no one way.')
'I choose weird stories because they suit my inclination best—one of my strongest and most persistent wishes being to achieve, momentarily, the illusion of some strange suspension or violation of the galling limitations of time, space, and natural law which for ever imprison us and frustrate our curiosity about the infinite cosmic spaces beyond the radius of our sight and analysis.'
Then he proceeds to sort the different types of stories he wrote, their origins and his process of writing.
'(1) Prepare a synopsis or scenario of events in the order of their absolute occurrence—not the order of their narration.'
...
'(2) Prepare a second synopsis or scenario of events—this one in order of narration (not actual occurrence), with ample fulness and detail, and with notes as to changing perspective, stresses, and climax.'
...
The changes are allowed if necessary, of course.
'(3) Write out the story—rapidly, fluently, and not too critically—following the second or narrative-order synopsis.'
...
'(4) Revise the entire text, paying attention to vocabulary, syntax, rhythm of prose, proportioning of parts, niceties of tone, grace and convincingness or transitions (scene to scene, slow and detailed action to rapid and sketchy time-covering action and vice versa… etc., etc., etc.), effectiveness of beginning, ending, climaxes, etc., dramatic suspense and interest, plausibility and atmosphere, and various other elements.'
...
'(5) Prepare a neatly typed copy—not hesitating to add final revisory touches where they seem in order.'
Next, he groups weird tales into 'two rough categories - those in which the marvel or horror concerns some condition or phenomenon, and those in which it concerns some action of persons in connexion with a bizarre condition or phenomenon.'

The last words made me smile.
'That my results are successful may well be disputed—but...'
Even if you are not a fan of his stories, even if you might think that there are better notes on writing out there today, you cannot simply forget how important he is for the genre.
Profile Image for Melisa Parlak.
Author 10 books30 followers
Read
November 27, 2022
kitabın 19. sayfasında da belirtildiği gibi daktilonun görüntüsünden de sesinden de nefret eden bir yazarın yazılarının toplandığı bir kitabın kapağına daktilonun layık görülmesi haricinde mi ne düşünüyorum? şaka şaka, buna takılmayacağım. Yazarın yazdığı birkaç mektup, yaşama ve edebiyata dair fikirleri var kitapta. Şu kısmı çok sevdim: "İnsanlıktan herhangi bir şey beklememizi gerektiren geçerli bir sebep olmadığı unutulmamalı." Laputa Kitap radarımda.
Profile Image for Michael Kress.
Author 0 books13 followers
September 1, 2019
As an aspiring writer, it's great to be able to receive this little bit of advice from H.P. Lovecraft, and, being the fanboy I am, it's interesting to get some insight on how and why he wrote what he did. Because we know so little about the world around us and beyond, the intellectually curious among us will not only seek new knowledge but also create fiction to try to reach further, despite the horror it might reveal. This was Lovecraft's specialty.

"Notes On Writing Weird Fiction" describes some of the steps he took in his writing process, and shows how much care he put into editing each story from its original rough draft. It wasn't easy to create the plots that lead up to his epic endings, and this essay provides evidence of something I've long suspected; he usually knew how a story would end before he started writing it. Homage is paid to some of his literary heroes, Poe being the only one I'm familiar with. He's quite humble and downplays his own writing. It's ironic that the master of horror fiction didn't think of himself as a great author.
Profile Image for Abdullah F.  Doğan.
114 reviews1 follower
Read
May 7, 2024
Hep dizginlenemeyen, zapt edilemeyen bir hayalgücü­ne sahip olduğumdan tuhaf şeylere ilgim çok küçük yaşlarda başladı. Büyükbabam beni geceleri boş odalar ve koridorlarda yürüterek iyileştirene dek karanlıktan korkardım ve gördüğüm her şeyle ilgili düş kurma eğilimim vardı. Şu anki kişiliğimin çok büyük bir parçasını oluşturan, eski şeylere duyduğum ilgi de çok erken başladı.

Evet, tuhaf hikayeler yazmaya yedi buçuk-sekiz yaş ci­varında, idolüm Poe'yla ilk karşılaşmamdan sonra başladım.

Bazı hikayelerinn konusunu rüyalardan buldum - rü­yalarım oldukça tuhaf ve gerçeküstüler. Çocukken şimdiye nazaran daha çok kabus görürdüm; altı yaşımdayken "gece kemiklileri" adını verdiğim korkunç bir düş şeytanı türüyle düzenli karşılaşmalarım olurdu. Bu yaratıkları hikayelerimden birinde kullandım. En iyi yazdığım saatler gece ikiden gün doğumuna kadar geçen zamandır.

Elbette yazmayı seçtiğim hikaye türü özel ve belki de sınır­li bir tür olsa da devamlılık ve kalıcılık açısından diğerlerinden hiç de geri kalmayan bir anlatım türüdür; üstelik edebiyatın kendisi kadar da eskidir.

Bilinmeyen, dış diyarlara ilişkin yakı­cı bir merak duyan ve bilinenle, gerçekliğin hapishanesinden, düşlerin bize yolunu açtığı olağanüstü maceralarla sonsuz ihtimallerin o büyülü diyarlarına ve derin ormanların, devasa şehir kulelerinin, alev alev yanan gün batımlarının insanın aklına bir anlığına getirdiği şeylere doğru kaçma arzusunu iliklerinde hisseden ufak bir azınlık her daim var olacaktır.

1) Olayların oluş sırasına göre bir senaryo ya da taslak hazırlayın, anlatılma sırasına göre değil. Önemli noktaların tümünü ve planlanan olayların hepsinin sebebini açıklayacak bir şekilde tarif edin. Bu geçici taslakta bazen ayrıntılar, yo­rumlar ve sonuç tahminlerine yer verilmesi de iyi olabilir.

2) ikinci bir taslak ya da senaryo hazırlayın ama bu sefer anlatılma sırasına göre (asıl oluş sırasına göre değil). Ayrıntıla­ra bol bol yer verin ve değişen perspektif, tansiyon ve doruğa ilişkin notlar alın. Yapacağınız bir değişiklik hikayenin drama­tik kuvvetini ve genel tesirliliğini artırmaya yardımcı olacaksa ilk taslağı değiştirin. Olayları istediğiniz gibi ekleyip çıkartın;
sonunda ortaya çıkacak hikaye ilk başta tasarlanandan tama­men farklı olsa bile, kendinizi asla ilk baştaki fikrinizle kısıt­lamayın. Hazırlık sürecinde akla gelen her türden ekleme ve değişikliği yapabilirsiniz.

3) Hikayeyi yazın. Hızlı, akıcı ve fazla eleştirel davranma­dan ikinci hazırladığınız, anlatı odaklı taslağı dikkate alarak yazın. Gelişme kısmı gerektirdiği zaman olayları ve olay ör­güsünü değiştirin, kendinizi asla önceki taslağa bağlı kalmaya zorlamayın. Eğer gelişme karşınıza çarpıcı bir etki ya da güçlü bir anlatı için yeni fırsatlar çıkartırsa hangisinin daha avantajlı olduğunu düşünüyorsanız onu ekleyin; geriye dönüp ilk kısım­ları da yeni plana uyarlayın. Gerekirse ya da uygun düşecekse tümden yeni bir bölüm ekleyebilir ya da silebilir, en uygun düzen bulunana dek farklı başlangıçlar ve sonlar deneyebilir­ siniz. Ama hikayede baştan sona verilen her bir göndermenin son taslakla bağdaştığına emin olun. İster sözcük ister cümle ya da paragraf ister bölüm veya önemli bir kısım olsun, gereksiz olan her şey i çıkartın; bunu yaparken yine tüm gönderme­lerin birbiriyle bağdaşmasına özen gösterin.

4) Metnin tamamını sözcük seçimine, söz dizimine, düz­ yazı düzenine, kısımların birbirine uyumuna, üslubun ince­liklerine, geçişlerin inandırıcı ve incelikli olmasına (olayların sahneden sahneye, yavaş ve detaylı anlatılan gelişimi ve hızlı, detaylandırılmamış, zaman atlamalı olay gelişimi vb.), baş­langıç, son ve doruk kısımlarının ne kadar etkili olduğuna, heyecan verici bir merak ve ilgi uyandırma unsuruna, inan­dırıcılığa, atmosfere ve başka unsurlara dikkat ederek gözden geçirin.
5) Özenle daktilo edilmiş bir kopya hazırlayın - gerekli gördüğünüz yerlerde son dakika düzeltmeleri yapmaktan çekinmeyin.

Zannımca, tuhaf öy­künün dört belirgin tipi vardır: biri bir duygudurumunu ya da hissiyatı temsil eder, ikincisi resimsel bir kavramı, üçüncü­sü genel bir durum, hayal , efsane ya da düşünsel bir mefhumu ifade eder, dördüncüsü ise net bir tablo, belirli bir dramatik durum ya da doruğu açıklar. Başka bir deyişle tuhaf masallar iki kabataslak kategoriye indirgenebilir - hayret ya da korku unsurunun durum veya olay ile ilgili olduğu öyküler ve tuhaf bir durum ya da olayla bağlantısı olan kişilerin yaptıkları ile ilgili olan öyküler. Her tuhaf öykü - daha doğrusu korkuyla ilgili olan tuhaf öykü türü - beş belirgin unsur taşıyor gibi görünmektedir: a) alışılageldik, temel bir korku unsuru ya da anormallik (durum, varlık, vb.), b) korkunun her zamanki etkileri ya da hissettirdikleri , c) tezahür usulü (korkunun cisim­lenği şey ve gözlemlenen olağanüstü olay), d) dehşet unsu­runa ilişkin korku tepkisi türleri ve e) korku unsurunun verilen durum dizisiyle bağlantılı özel etkileri.

Tuhaf kurgunun en çok ihtiyaç duyduğu şey atmosferdir, aksiyon değil. Aslında, olağanüstü bir durum içeren bir öykü, insanın belli bir ruh halinin canlı bir tasvirinden ibarettir. Bu­nun ötesine geçmeye çalıştığı zaman kalitesiz ve çocuksu bir hile gelir, ikna ediciliğini kaybeder. Üzerinde durulacak ilk şey, hemen göze çarpmayacak imalar oluşturmaktır - atmosferdeki değişimleri çağrı��tıran detaylara ilişkin belli belirsiz ipuçları ve gerçek dışının tuhaf gerçekliğinin anlaşılması güç bir illüzyonunu yaratmaktır. Fazla açık anlatılan, kısıtlayıcı bir renk ve sembolizm bulutunun dışında hiçbir anlam ifade etmeyecek bir doğaüstü olaylar dizisi oluşturmaktan kaçının.
Profile Image for Emma Sea.
2,214 reviews1,207 followers
August 10, 2016
This was OK. I thought it might have more substance to it: it's nothing like the experience of reading On Writing, which is a glass viewing pane set directly into Stephen King's head. This is a once-over lightly. The kind of thing Lovecraft would say to you over a Gin Fizz if you met in a bar: mildly interesting, but not hugely informative.
Profile Image for Katia M. Davis.
Author 3 books17 followers
May 1, 2016
This is an extremely short piece, but sums up in a few pages what others have taken chapter upon chapter to write. For those who enjoy writing horror, this is an excellent little guide to keep on hand if you feel you are flagging.
Profile Image for Cunort.
43 reviews3 followers
February 23, 2022
Lovecraft meraklısına, okuma meraklısına ve özellikle yazma meraklısına tavsiye; sürekli el altında bulunması gereken faydalı bir eser. Ha kiranı öder mi? Sen üret, valla öder.
Profile Image for George.
39 reviews13 followers
March 12, 2018
Notes indeed

Very short, but still incredibly helpful. Just wish there was more of such advice, and with examples as well. Loved it.
Profile Image for Oğuz Kağan.
31 reviews
March 17, 2023
Kozmik korkunun babası H.P Lovecraft'ın, 16 tane konu başlığı altındaki seçme yazılarının bulunduğu ve kurgu oluşturmak isteyen yazarlara, yine belli konu başlıkları içerisinde altın derecesinde tüyolar verdiği kitabı.
Bunun yanısıra birkaç yazara da değinerek onların yazdıkları eserlerdeki üslüplarından söz edip devam ediyor.
Sadece kurgu değil aynı zamanda şiir sanatına da kalemini sarkıtarak belli başlı eleştiriler ve değerlendirmeler de yazıyor.
Kitapta benim için önemli olan ve ilgimi çeken başlıklar; Robert E. Howard Anısına, Tuhaf Kurgu Yazmak Üzerine Notlar, Edebi Kompozisyon, Gezegenler Arası Kurgu Üzerine Notlar ve Devrim Mitolojisi oldu.
Spesifik bir kitap olduğu için meraklısı olan varsa alıp okuyabilir. Onun dışında, merakınız yoksa dışarıdan bakıldığı zaman pek ilgi çeken bir kitap gibi durmuyor. Yer yer sıkılacağınız yerler olacaktır. Zaten konu başlıkları ayrı ayrı konulardan bahsettiği için tek oturuşta okumanıza da gerek yok.
Profile Image for Betül.
81 reviews
September 19, 2022
kitabın başında tuhaf kurgu yazarlığıyla hiç alakası olmayan yazılar sebebiyle "kitabın ismi seçme mektuplar olmalı" diye düşündüm. sonrasında yazarlık üzerine yazılar olsa da sonlara doğru yine yazarın tuhaf kurgu yazarlığından bağımsız düşüncelerinin olduğu sayfalar vardı. kitabın en fazla yarısı "tuhaf kurgu yazmak üzerine notlar"dan oluşuyor. lovecraft severler tarafından okunmalı ama kitap ismi yanıltıcı.

dipnot: kapak tasarımı harika
Profile Image for Book busy .
347 reviews1 follower
May 27, 2024
A great insight into Lovecraft's intents when writing which can help frame analysis and enjoyment of any of his texts. It helps that he wrote it himself, of course.
Displaying 1 - 15 of 15 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.