What do you think?
Rate this book
Kapak Kızı #3
Osman
Her şey olmak isterken hiçbir şey olamayan, gün gün, adım adım hem servetini hem kendini tüketen bir adamın, Osman’ın hikâyesi bu roman.
Pahalı markaların, lüks yaşamın gösterişine dalıp bir kültürün, bir sınıfın yok oluşunu, kendileri de o kültürle birlikte yok olmalarına rağmen fark edemeyen bir kuşağın çarpıcı hayatını anlatıyor Ayfer Tunç.
Müzik stüdyolarından, araba galerilerinden, marinalardan geçip kapak kızlarının sert gerçekliğine çarpan… bir hafriyat kamyonunun gece yarısı yapayalnız bir adama çarptığı gibi çarpan bir hikâye.
Osman, uzun bir döneme yayılan eşsiz kurgusuyla edebiyatımızın en görkemli eserlerinden biri olmaya aday.
Kapak Kızı’nı ve Yeşil Peri Gecesi’ni dinledik.
Şimdi söz sırası Osman’da…
Bugün ayın kaçı, günlerden ne, berbat pansiyonların berbat odalarında çile doldurduğum kaçıncı gün, bilmiyorum. Zaman bir yerde koptu gitti, geceyle gündüzü ayırt etmem bile zaman alıyor artık, zaten bir önemi de yok. Beş parasızım, perişan haldeyim. Yarın ne yapacağım, nasıl sürecek bu yaşam, bilmiyorum. Allah’ım ben bu hale nasıl geldim? Düştüğüm bu halin sorumlusu kim?
Pahalı markaların, lüks yaşamın gösterişine dalıp bir kültürün, bir sınıfın yok oluşunu, kendileri de o kültürle birlikte yok olmalarına rağmen fark edemeyen bir kuşağın çarpıcı hayatını anlatıyor Ayfer Tunç.
Müzik stüdyolarından, araba galerilerinden, marinalardan geçip kapak kızlarının sert gerçekliğine çarpan… bir hafriyat kamyonunun gece yarısı yapayalnız bir adama çarptığı gibi çarpan bir hikâye.
Osman, uzun bir döneme yayılan eşsiz kurgusuyla edebiyatımızın en görkemli eserlerinden biri olmaya aday.
Kapak Kızı’nı ve Yeşil Peri Gecesi’ni dinledik.
Şimdi söz sırası Osman’da…
Bugün ayın kaçı, günlerden ne, berbat pansiyonların berbat odalarında çile doldurduğum kaçıncı gün, bilmiyorum. Zaman bir yerde koptu gitti, geceyle gündüzü ayırt etmem bile zaman alıyor artık, zaten bir önemi de yok. Beş parasızım, perişan haldeyim. Yarın ne yapacağım, nasıl sürecek bu yaşam, bilmiyorum. Allah’ım ben bu hale nasıl geldim? Düştüğüm bu halin sorumlusu kim?
504 pages, Paperback
First published September 1, 2020
68 people are currently reading
1481 people want to read
About the author
Ayfer Tunç
36 books852 followersErenköy Kız Lisesi'nin ardından İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun oldu. Üniversite yıllarında çeşitli edebiyat ve kültür dergilerine yazılar yazmaya başladı. Edebiyat üzerine ilk yazılarını 1983 yılından itibaren çeşitli dergilerde yayımladı. 1989 yılında gazeteciliğe başladı. Sokak dergisinde, Güneş ve Yeni Yüzyıl gazetelerinde çalıştı. 1989 yılında "Saklı" başlıklı öyküsüyle Cumhuriyet gazetesinin verdiği Yunus Nadi Öykü Ödülü'nü kazandı. 1999-2004 yılları arasında Yapı Kredi Yayınları'nda yayın yönetmeni olarak çalıştı. 2001 yılında yayımlanan Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek başlıklı yapıtı, 2003 yılında altı Balkan ülkesinin katılımıyla düzenlenen Balkanika Ödülü'nü kazandı ve altı Balkan diline çevrilmesine karar verildi. 2003 yılında Sait Faik'in öykülerinden hareketle yazdığı Havada Bulut başlıklı senaryosu filme çekildi ve TRT'de gösterildi. Aliye ve Binbir Gece dizilerinin senaryo ekibinde yer aldı.
Eserleri
* 1989 - Saklı, Cem Yayınları, 1989, Öykü
* 1992 - Kapak Kızı, Simavi Yayınları, 1992, Roman
* 1995 - İkiyüzlü Cinsellik, Altın Kitaplar, 1995, Araştırma (Oya Ayman ile)
* 1996 - Mağara Arkadaşları, Yapı Kredi Yayınları, 1996, Öykü (ISBN 978-975-3635-16-5)
* 2000 - Aziz Bey Hadisesi, Yapı Kredi Yayınları, 2002, Öykü (ISBN 978-975-3635-68-4)
* 2001 - Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek, Yapı Kredi Yayınları, 2004, Yaşantı (ISBN 978-975-0806-63-8)
* 2003 - Taş - Kağıt - Makas, Yapı Kredi Yayınları, 2004, Öykü (ISBN 978-975-0806-85-8)
* 2006 - Evvelotel, Can Yayınları, 2006, Öykü (ISBN 978-975-0706-30-1)
* 2007 - Ömür Diyorlar Buna, Can Yayınları, 2007, Yaşam Dizisi (ISBN 978-975-0707-77-3)
* 2009 - Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi, Can Yayınları, 2009, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0710-24-7)
* 2010 - Yeşil Peri Gecesi, Can Yayınları, 2010, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0712-18-0)
* 2011 - Suzan Defter, Can Yayınları, 2011, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0712-97-5)
* 2014 - Dünya Ağrısı, Can Yayınları, 2014, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0719-28-8)
* 2018 - Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura, Can Yayınları, 2018, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0736-80-3)
* 2020 - Osman, Can Yayınları, 2020, Roman (ISBN 978-975-0745-52-2)
Senaryo
Düş, Gerçek, Bir de Sinema (1995)
Usta (2008)
72. Koğuş (2011)
Eserleri
* 1989 - Saklı, Cem Yayınları, 1989, Öykü
* 1992 - Kapak Kızı, Simavi Yayınları, 1992, Roman
* 1995 - İkiyüzlü Cinsellik, Altın Kitaplar, 1995, Araştırma (Oya Ayman ile)
* 1996 - Mağara Arkadaşları, Yapı Kredi Yayınları, 1996, Öykü (ISBN 978-975-3635-16-5)
* 2000 - Aziz Bey Hadisesi, Yapı Kredi Yayınları, 2002, Öykü (ISBN 978-975-3635-68-4)
* 2001 - Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek, Yapı Kredi Yayınları, 2004, Yaşantı (ISBN 978-975-0806-63-8)
* 2003 - Taş - Kağıt - Makas, Yapı Kredi Yayınları, 2004, Öykü (ISBN 978-975-0806-85-8)
* 2006 - Evvelotel, Can Yayınları, 2006, Öykü (ISBN 978-975-0706-30-1)
* 2007 - Ömür Diyorlar Buna, Can Yayınları, 2007, Yaşam Dizisi (ISBN 978-975-0707-77-3)
* 2009 - Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi, Can Yayınları, 2009, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0710-24-7)
* 2010 - Yeşil Peri Gecesi, Can Yayınları, 2010, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0712-18-0)
* 2011 - Suzan Defter, Can Yayınları, 2011, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0712-97-5)
* 2014 - Dünya Ağrısı, Can Yayınları, 2014, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0719-28-8)
* 2018 - Âşıklar Delidir ya da Yazı Tura, Can Yayınları, 2018, Roman Dizisi (ISBN 978-975-0736-80-3)
* 2020 - Osman, Can Yayınları, 2020, Roman (ISBN 978-975-0745-52-2)
Senaryo
Düş, Gerçek, Bir de Sinema (1995)
Usta (2008)
72. Koğuş (2011)
Ratings & Reviews
Friends & Following
Create a free account to discover what your friends think of this book!
Community Reviews
Displaying 1 - 30 of 242 reviews
September 8, 2020
500 sayfa boyunca Osman'ın salaklığını ve çevresindeki çoğu kişinin ikiyüzlülüğünü okudum, "geri zekalı" diye haykırmamak için kendimi zor tutarak. Yine de içimde bir yer sarıp sarmaladı bu kişiliği oturmamış, dünyaya yeni gelmiş bebek öngörüsüzlüğündeki adamı. İyi niyetini enayiliğe, boşvermişliğini, umursamazlığını kötücüllüğe döndürebilen bir adam, bence bir asalak ama başkasına yapışmıyor, kendi maddi varlığına yapışıyor ileriyi düşünmeden. Hani derler ya, "Hesapsız kasabın....." öyle işte. Normalde sıkıntıdan patlatması gereken günce okumaları su gibi aktı gitti. Farklı bir Ayfer Tunç okuması oldu. "Yeşil Peri Gecesi"ni yıllar önce okumuş, Osman'ın varlığını bile unutmuştum, orada asıl kişi Şebnem'di çünkü. Kitabı al baştan yapmamak için bir özet bulup üstünden geçince olan biteni hatırladım zaten, hoş kitabı okurken verilen ipuçlarıyla olayı çözüyorsunuz ama yine de bir ön bilgi şart. Zira o şantaj videosuna tam açıklık getirilmemiş. Her neyse, hala Ayfer Tunç ne yazarsa okurum diyorum...
September 7, 2020
Kafana tüküreyim senin Osman. Tek hücreliler kadar içgörüsü olmayan Osman.
---- Aradan 24 saat geçer. ----
Osman'a başlamadan hemen önce Yeşil Peri Gecesi'ni 2. kez okudum, zira ilk okumamın üzerinden 10 yıl geçmiş bile, karakterlerin ismi cismi hiçbir şeyi kalmamış. Kapağını kapattım, Osman'a geçtim, dolayısıyla her şey çok bağlantılı idi okurken.
Öncelikle, Osman'ın akıbetini en baştan öğrenmemiz çok çok iyi olmuş zira o kadar sinirlenip çıldırdıktan sonra bir de onun haline üzülemeyecektim. Röportajlar ve günlüklerin dağılımı da çok iyiydi, fakat röportajları dümdüz kitabın yazarının değil de ne bileyim Selda'nın yaptığını bilmek biraz daha iyi gelebilirdi, oradan hiçbir şey çıkmaması beni şaşırttı, çünkü röportajları yapan kişi de arada sırada yorum yapıyor olaylarla ilgili ve siz okurken "kesin bunun da bi bildiği var Şebnem'le ilgili" hissine kapılıyorsunuz. Belki de ters köşe röportajcının Selda vs olmamasıdır.
Osman'a acımakla başlıyorsunuz ancak sonra sinirden tüylerinizi diken diken yapıyor. Olayları bilmesek bize yutturacak her şeyi. Evliliği bir anda bozuluvermiş allah allah neden ya Osmancım? Karısı neden eşyalarını satmasına laf etmiyormuş, neden evine değer vermiyormuş? Ay neden acaba?
Tabii günlük olduğu için, yazdığı şeylerde işine gelmeyen detayların olmaması çok normal, sonuçta kendiyle yüzleşebilen bir insan olsa, beyni ergenlikten bir gram çıkmış olsa zaten olaylar böyle gelişmezdi.
Ayfer Tunç Osman'ı gerçek birinden esinlenerek mi yazdı diye düşündüm uzun uzun, çünkü bu kadar itici bir karakteri, hem de karşı cins, hem de olabildiğine şımarık, şuursuz ve "clueless" bir karakteri böyle gerçekten saç baş yolduracak şekilde betimlemek kolay iş değil.
Şebnem'in olayının farklı kişilerce farklı yorumlanışları da bu memlekette kadınlar neden öldürülmeye devam ediyor bir fikir verebilecek seviyede.
Böyleyken böyle, bu çorba daha çok su kaldırır ama ben diyeyim size. Bunun Teoman'ı var, Hülya'sı, Süleyman'ı, Gün'ü, ohooo....
---- Aradan 24 saat geçer. ----
Osman'a başlamadan hemen önce Yeşil Peri Gecesi'ni 2. kez okudum, zira ilk okumamın üzerinden 10 yıl geçmiş bile, karakterlerin ismi cismi hiçbir şeyi kalmamış. Kapağını kapattım, Osman'a geçtim, dolayısıyla her şey çok bağlantılı idi okurken.
Öncelikle, Osman'ın akıbetini en baştan öğrenmemiz çok çok iyi olmuş zira o kadar sinirlenip çıldırdıktan sonra bir de onun haline üzülemeyecektim. Röportajlar ve günlüklerin dağılımı da çok iyiydi, fakat röportajları dümdüz kitabın yazarının değil de ne bileyim Selda'nın yaptığını bilmek biraz daha iyi gelebilirdi, oradan hiçbir şey çıkmaması beni şaşırttı, çünkü röportajları yapan kişi de arada sırada yorum yapıyor olaylarla ilgili ve siz okurken "kesin bunun da bi bildiği var Şebnem'le ilgili" hissine kapılıyorsunuz. Belki de ters köşe röportajcının Selda vs olmamasıdır.
Osman'a acımakla başlıyorsunuz ancak sonra sinirden tüylerinizi diken diken yapıyor. Olayları bilmesek bize yutturacak her şeyi. Evliliği bir anda bozuluvermiş allah allah neden ya Osmancım? Karısı neden eşyalarını satmasına laf etmiyormuş, neden evine değer vermiyormuş? Ay neden acaba?
Tabii günlük olduğu için, yazdığı şeylerde işine gelmeyen detayların olmaması çok normal, sonuçta kendiyle yüzleşebilen bir insan olsa, beyni ergenlikten bir gram çıkmış olsa zaten olaylar böyle gelişmezdi.
Ayfer Tunç Osman'ı gerçek birinden esinlenerek mi yazdı diye düşündüm uzun uzun, çünkü bu kadar itici bir karakteri, hem de karşı cins, hem de olabildiğine şımarık, şuursuz ve "clueless" bir karakteri böyle gerçekten saç baş yolduracak şekilde betimlemek kolay iş değil.
Şebnem'in olayının farklı kişilerce farklı yorumlanışları da bu memlekette kadınlar neden öldürülmeye devam ediyor bir fikir verebilecek seviyede.
Böyleyken böyle, bu çorba daha çok su kaldırır ama ben diyeyim size. Bunun Teoman'ı var, Hülya'sı, Süleyman'ı, Gün'ü, ohooo....
September 7, 2020
yeşil peri gecesi'ni okudunuz ve osman'dan hem nefret edip hem de ona acıyor musunuz? bir daha düşünün! size benzersiz bir teklifimiz var. ondan daha da nefret edip daha da acıyacaksınız!!!
yani öncelikle ayfer tunç'a bir kere daha hayran kaldım. şebnem'in ya da dünya ağrısı'ndaki, aşıklar delidir'deki karakterlerin ağzından bir şeyler anlatabilen, bunu yaparken okuru ikna edebilen bir yazarın, osman gibi travmalı ama sığ kere sığ bir adamın ağzından koca bir roman yazabilmesi takdire şayan. ancak osman gerçekten çok sığ olduğu için sadece onun yazdıklarını okumak, her ne kadar yeşil peri gecesi'nde şebnem'in anlattığı şeylerin başka bir açıdan hikayesi olduğundan zevkli ve zihin açıcı da olsa, bir süre sonra sıkacağı ve sinirlendireceği için aradaki görüşmeler iyi birer mola olmuş. bir yandan bu görüşmeler aradaki boşlukları doldurma açısından da faydalı olduğu gibi aynı olayın başka ağızlarda nasıl farklı anlatıldığını çok güzel göstermiş. ayfer hanımcığımın en iyi yaptığı işlerden biri bu zaten.
yine de osman'ın ağzından her ne kadar doğru da yazmış olsa, biraz okuma zevkinden götürdü benim açımdan. çünkü doğru olduğu için de sığ bir adamın, tamamen harcadığı parayla, satın aldığı güzel şeylerle var olan, travmalarını hiç irdelemeyen, deli gibi aşık olduğu karısının mutsuzluğuna göz yuman bir adamın günlüğünü okuyoruz bir yandan. arka planı başka kitaplardan bildiğimiz için keyifli oluyor ama bu kitap bir yandan da tek başına bir kitap. adamın aptallığıyla boğuşmaktan yoruldum. bu sebeple 5 yıldız veremedim. yani diğer içgörüsü yüksek karakterlerinin anlattıklarını okurken aldığım zevke kıyasla bu kitabı aynı yere koymak içime sinmedi.
şunu da eklemeden edemeyeceğim,
neyse, beklediğimize değdi özetle. şimdi tekrar ayfer tunç'un yeni kitabını bekleyişimiz başlasın bakalım.
yani öncelikle ayfer tunç'a bir kere daha hayran kaldım. şebnem'in ya da dünya ağrısı'ndaki, aşıklar delidir'deki karakterlerin ağzından bir şeyler anlatabilen, bunu yaparken okuru ikna edebilen bir yazarın, osman gibi travmalı ama sığ kere sığ bir adamın ağzından koca bir roman yazabilmesi takdire şayan. ancak osman gerçekten çok sığ olduğu için sadece onun yazdıklarını okumak, her ne kadar yeşil peri gecesi'nde şebnem'in anlattığı şeylerin başka bir açıdan hikayesi olduğundan zevkli ve zihin açıcı da olsa, bir süre sonra sıkacağı ve sinirlendireceği için aradaki görüşmeler iyi birer mola olmuş. bir yandan bu görüşmeler aradaki boşlukları doldurma açısından da faydalı olduğu gibi aynı olayın başka ağızlarda nasıl farklı anlatıldığını çok güzel göstermiş. ayfer hanımcığımın en iyi yaptığı işlerden biri bu zaten.
yine de osman'ın ağzından her ne kadar doğru da yazmış olsa, biraz okuma zevkinden götürdü benim açımdan. çünkü doğru olduğu için de sığ bir adamın, tamamen harcadığı parayla, satın aldığı güzel şeylerle var olan, travmalarını hiç irdelemeyen, deli gibi aşık olduğu karısının mutsuzluğuna göz yuman bir adamın günlüğünü okuyoruz bir yandan. arka planı başka kitaplardan bildiğimiz için keyifli oluyor ama bu kitap bir yandan da tek başına bir kitap. adamın aptallığıyla boğuşmaktan yoruldum. bu sebeple 5 yıldız veremedim. yani diğer içgörüsü yüksek karakterlerinin anlattıklarını okurken aldığım zevke kıyasla bu kitabı aynı yere koymak içime sinmedi.
şunu da eklemeden edemeyeceğim,
neyse, beklediğimize değdi özetle. şimdi tekrar ayfer tunç'un yeni kitabını bekleyişimiz başlasın bakalım.
October 10, 2020
Kitabın son sayfalarına geldiğimde hemen Osman'ın son zamanlarında piyanoda coşarak çaldığı şarkıyı açtım. Gabriel Faure'den 'Pavane'.
Sanki onun hayatını anlatıyor gibiydi müzik notaları. Bilmem kaç yıl önce bestelenmiş olan parça gerçekten onun hayatını anlatabilir miydi? Bir notaya bastığı zaman babasıyla yaşadığı tartışmalara, hayatını tek başına yaşamaya çalıştığı günlere mi giderdi? Babasına bir şey mi kanıtlamak istiyordu yoksa? Baba ben ayaklarımın üzerinde durabilirim. Başka bir notaya bastığı zaman kardeşiyle hiç kardeş olamadığı günleri mi düşünüyordu? Ya da başka bir notada hayatının aşkını bulduğunu ama hayatının aşkının onun hayatının sonu olduğunu mu düşünüyordu?
Sahi arkadaşları, o caz barda Osman'ı böyle çalarken ilk defa gördük derken Osman ne düşünüyordu?
Pahalı arabalarını, kafasına estiği zaman yaptığı tatilleri, paha biçilemez longplay koleksiyonunu, içtiği pahalı içkileri, puroları, evinin duvarında asılı tabloları, çok pahalı mobilyalarını, kitaplarını, güneş gözlüklerini, umutlarını, beklentilerini, yaşamanın güzel olduğunu.
Hayır. Osman bunların hiçbirini düşünmüyordu. Hayatının nasıl elinden kaydığını, para için sahip olduğu her şeyi nasıl sattığını, ölümüne sevdiği kadının onun ölümüne sebep olduğunu, parasızlıktan önce kaliteli tütün sarıp sonradan nasıl ucuz tütün içtiğini, para için hiç tanımadığı bir adamın ona dar gelen ceketinin kollarını nasıl katladığını, bu hayata artık katlanamayacağını düşünüyordu.
Osman intihar mı etti, gerçekten kaza mı oldu bu sizlere kalmış.
Şairin de dediği gibi 'Korkuyorum yaşamak ki çok güzel.'
Ya da Osman’ın dediği gibi 'güzeldi bir zamanlar.'
Sanki onun hayatını anlatıyor gibiydi müzik notaları. Bilmem kaç yıl önce bestelenmiş olan parça gerçekten onun hayatını anlatabilir miydi? Bir notaya bastığı zaman babasıyla yaşadığı tartışmalara, hayatını tek başına yaşamaya çalıştığı günlere mi giderdi? Babasına bir şey mi kanıtlamak istiyordu yoksa? Baba ben ayaklarımın üzerinde durabilirim. Başka bir notaya bastığı zaman kardeşiyle hiç kardeş olamadığı günleri mi düşünüyordu? Ya da başka bir notada hayatının aşkını bulduğunu ama hayatının aşkının onun hayatının sonu olduğunu mu düşünüyordu?
Sahi arkadaşları, o caz barda Osman'ı böyle çalarken ilk defa gördük derken Osman ne düşünüyordu?
Pahalı arabalarını, kafasına estiği zaman yaptığı tatilleri, paha biçilemez longplay koleksiyonunu, içtiği pahalı içkileri, puroları, evinin duvarında asılı tabloları, çok pahalı mobilyalarını, kitaplarını, güneş gözlüklerini, umutlarını, beklentilerini, yaşamanın güzel olduğunu.
Hayır. Osman bunların hiçbirini düşünmüyordu. Hayatının nasıl elinden kaydığını, para için sahip olduğu her şeyi nasıl sattığını, ölümüne sevdiği kadının onun ölümüne sebep olduğunu, parasızlıktan önce kaliteli tütün sarıp sonradan nasıl ucuz tütün içtiğini, para için hiç tanımadığı bir adamın ona dar gelen ceketinin kollarını nasıl katladığını, bu hayata artık katlanamayacağını düşünüyordu.
Osman intihar mı etti, gerçekten kaza mı oldu bu sizlere kalmış.
Şairin de dediği gibi 'Korkuyorum yaşamak ki çok güzel.'
Ya da Osman’ın dediği gibi 'güzeldi bir zamanlar.'
October 9, 2020
Ah Osman ah!
Kapak Kızı ile başlayan maceramız Yeşil Peri Gecesi ile dolu dizgin sürdü ve finali enfes bir Osman ile yaptık.
Ayfer Tunç'u cidden tebrik ederim, böyle güzel bir kalemi olduğu için bizi mahrum etmediği için.
Osman hep sanki gölgede kalmış, yarım kalmıştı asla anlamlı olmamıştı, şimdi herşey yerli yerinde ama hala devam edilebilir. Ayfer Hanım isterse Şebnem'in sonrasını da okuruz, istemezse böylece de tastamam.
Osman' ı anlamak çok zor, kabullenmek yorucu. Osman klasik bir sevgisiz, büyü(ye)meyen zengin çocuğu. O sevgisizlik o kadar derin ki hayatta gaye kazanmasına bile mani.
Osman'ın tüm hayatı, evi, aşkları, eşyalarını okuduk, yetmedi onu az da olsa tanımış olanlardan dinledik. Ki bence kişiyi kendindense başkasından dinlemek ne kadar yanlış tanıyamıyceğimizin net örneği. Onların anlattıkları ile Osman ' dan dinlediklerimiz, Şebnem' den bildiklerimiz ne kadar da farklıydı.
Bi yerde tutup iki tokatla Osman'ı adam etmek istiyorsunuz okurken ama onu Necmi Bey yeterince denemiş, keşke tokat yerine sohbet etseymiş belki böyle olmazdı.
Çok daha fazla yorum yapmak istemiyorum, genelde üçleme okumalarını yanlış yapar pişman olur ama teselli de bulurum, fakat bu kitaplar kaldırmıyor sırayı kaçırmanızı. Her biri tek başına da şaheser ama bağlantılı okunacaksa istirhamım sırasına sadık kalınması. Şebnem 'i dinlemeden, Osman okunmamalı diyorum.
Üçlemeyi ısrarla tavsiye ederim.
Keyifli okumalar.
Kapak Kızı ile başlayan maceramız Yeşil Peri Gecesi ile dolu dizgin sürdü ve finali enfes bir Osman ile yaptık.
Ayfer Tunç'u cidden tebrik ederim, böyle güzel bir kalemi olduğu için bizi mahrum etmediği için.
Osman hep sanki gölgede kalmış, yarım kalmıştı asla anlamlı olmamıştı, şimdi herşey yerli yerinde ama hala devam edilebilir. Ayfer Hanım isterse Şebnem'in sonrasını da okuruz, istemezse böylece de tastamam.
Osman' ı anlamak çok zor, kabullenmek yorucu. Osman klasik bir sevgisiz, büyü(ye)meyen zengin çocuğu. O sevgisizlik o kadar derin ki hayatta gaye kazanmasına bile mani.
Osman'ın tüm hayatı, evi, aşkları, eşyalarını okuduk, yetmedi onu az da olsa tanımış olanlardan dinledik. Ki bence kişiyi kendindense başkasından dinlemek ne kadar yanlış tanıyamıyceğimizin net örneği. Onların anlattıkları ile Osman ' dan dinlediklerimiz, Şebnem' den bildiklerimiz ne kadar da farklıydı.
Bi yerde tutup iki tokatla Osman'ı adam etmek istiyorsunuz okurken ama onu Necmi Bey yeterince denemiş, keşke tokat yerine sohbet etseymiş belki böyle olmazdı.
Çok daha fazla yorum yapmak istemiyorum, genelde üçleme okumalarını yanlış yapar pişman olur ama teselli de bulurum, fakat bu kitaplar kaldırmıyor sırayı kaçırmanızı. Her biri tek başına da şaheser ama bağlantılı okunacaksa istirhamım sırasına sadık kalınması. Şebnem 'i dinlemeden, Osman okunmamalı diyorum.
Üçlemeyi ısrarla tavsiye ederim.
Keyifli okumalar.
April 13, 2022
"dağlarca, 'korkuyorum yaşamaktan ki çok güzel' derken çok yanılmış. güzel değil yaşamak. ya da güzeldi bir zamanlar."
July 14, 2021
Kapak Kızı ile başladığım, çok sevdiğim yolculuğa Yeşil Peri Gecesi ile devam edip Osman ile yine hikayeye ilk başladığımda aldığım zevki alarak noktayı koydum.
Osman gibi farklı hiçbir özelliği olmayan, şu hayatta gerçekten hiçbir şey yapmayan, adeta boşlukta süzülürmüşçesine yaşayan bir adamı beş yüz sayfa boyunca anlatıp okuyucuyu hiç sıkmamak, önceki kitapta Osman'ın başına neler geldiğini anlatıp yine de bu kitapta okuyucunun merakını daima canlı tutmak da Ayfer Tunç'un başarısı.
Kitabın bir kısmının günlüklerden bir kısmının ise Osman'ı tanıyan kişilerle yapılmış röportajlardan oluşması çok hoşuma gitti. Ayrıca günlükler ile röportajlar arasında zaman zaman çelişkilerin bulunması da benim için çok hoştu. Herkes kendi bakış açısıyla yaklaşıyor olaylara, olayları işine geldiği gibi anlıyor, anlatıyor, gizliyor.
Benim için çok keyifli bir okuma süreci oldu. Okumayanlara Kapak Kızı ile bu üçlemeye başlamalarını tavsiye ederim. :)
Osman gibi farklı hiçbir özelliği olmayan, şu hayatta gerçekten hiçbir şey yapmayan, adeta boşlukta süzülürmüşçesine yaşayan bir adamı beş yüz sayfa boyunca anlatıp okuyucuyu hiç sıkmamak, önceki kitapta Osman'ın başına neler geldiğini anlatıp yine de bu kitapta okuyucunun merakını daima canlı tutmak da Ayfer Tunç'un başarısı.
Kitabın bir kısmının günlüklerden bir kısmının ise Osman'ı tanıyan kişilerle yapılmış röportajlardan oluşması çok hoşuma gitti. Ayrıca günlükler ile röportajlar arasında zaman zaman çelişkilerin bulunması da benim için çok hoştu. Herkes kendi bakış açısıyla yaklaşıyor olaylara, olayları işine geldiği gibi anlıyor, anlatıyor, gizliyor.
Benim için çok keyifli bir okuma süreci oldu. Okumayanlara Kapak Kızı ile bu üçlemeye başlamalarını tavsiye ederim. :)
November 22, 2020
Ç0k üzgünüm ki, ciddi olarak vakit kaybı! Üç yıldızı sadece Ayfer Tunç isminden dolayı verdiğimi de belirtmeliyim. Ayfer Tunç hayranıysanız iyi okumalar!
August 4, 2021
sevgili(!) can yayınlarının harika basımı sayesinde kitap sayfaları elimde kalarak okudum. Osman'ı parçalayamayacağıma göre bununla idare etmem uygun görülmüş olabilir nflhfkfk. neyse sululuğu bırakalım kitaba geçelim.
sığlardan sığ iğrenç bir erkeği okumaya hiç ihtiyacım yoktu ama Ayfer Tunç için çiğ tavuk yerim. Yeşil Peri Gecesi'nde Osman'dan nefret etmiştim, uzaktan göründüğü kadar nefret edileseymiş hakkaten.
röportajların tamamını çok beğendim. Ayfer Tunç'un en iyi yaptığı şey kendi içinden türlü karakterler çıkarmak. burada da bunu çok iyi yapmış. caz bar garsonundan tutun, sanat sergisi olan sanatçıya kadar istanbul'da karşılaşılacak her türlü insanla bir kişi etrafında tanışıyorsunuz.
fakir bir aileden her harcama adımını dikkatli yapmak veya mümkünse yapmamayı öğrenerek büyümüş biriyim, hesabını bilmeden para harcamak ve tüm benliğini "şey"ler üzerine inşa etmek hiç anlayamadığım bir motivasyon, bununla da tekrar yüzleşmiş oldum.
şimdi kritik soru şu Ayfer Tunç yeni kitabını tahminen ne zaman çıkarır?
sığlardan sığ iğrenç bir erkeği okumaya hiç ihtiyacım yoktu ama Ayfer Tunç için çiğ tavuk yerim. Yeşil Peri Gecesi'nde Osman'dan nefret etmiştim, uzaktan göründüğü kadar nefret edileseymiş hakkaten.
röportajların tamamını çok beğendim. Ayfer Tunç'un en iyi yaptığı şey kendi içinden türlü karakterler çıkarmak. burada da bunu çok iyi yapmış. caz bar garsonundan tutun, sanat sergisi olan sanatçıya kadar istanbul'da karşılaşılacak her türlü insanla bir kişi etrafında tanışıyorsunuz.
fakir bir aileden her harcama adımını dikkatli yapmak veya mümkünse yapmamayı öğrenerek büyümüş biriyim, hesabını bilmeden para harcamak ve tüm benliğini "şey"ler üzerine inşa etmek hiç anlayamadığım bir motivasyon, bununla da tekrar yüzleşmiş oldum.
şimdi kritik soru şu Ayfer Tunç yeni kitabını tahminen ne zaman çıkarır?
October 16, 2020
Evet Osman'ın hikayesi baştan beri bir bille bile lades hikayesi, gamsızlık hikayesi, bir asalaklık hikayesi... Ama kendi içinde o kadar tutarlı bir biçimde yazılmış bir düşüş, çöküş, tükeniş hikayesi ki...insan yeniden yeniden hayran kalıyor bu satırları yazan yazara.. Osman'ın hikayesinin çevresinde aslında yine muazzam bir sosyolojik gözlem yeteneği, konuşturulan tanıklar sayesinde... ve bakış açısı denilen kavramın bakan gözden bir diğerine nasıl da değişiklik gösterebileceğini bize hatırlatması...Herkesin kendi gerçekliği süzgecinden olayları nüksetmesi ve Osman'ın defterleri... Uzun süredir roman okumuyordum, çok yavan geliyordu son dönem basılanlar ama Ayfer Tunç yine konuşturmuş ustalığını, 500 sayfa kendiliğinden okunup gidiyor... Yeşil Peri Gecesi'ni okuyalı epey zaman olmuştu aklımda çok bir şey kalmamış ama şimdi ilk işim gidip yeniden onu da okumak ve Şebnem'i dinlemek :) Bu kadar övgüden sonra tabi ki tavsiye ediyorum, geç kalmadan okuyunuz efenim!!!
November 25, 2020
"Suzan Defteri" okumustum bundan once Ayfer Tunc'tan sadece. Begenmistim. Ama bu kitap cok farkli. Bambaska.
Biraz uzun surdu okumam. Huzun dolu kitaplari okumak zor nedense benim icin. Osman'in yazdiklarini okumak zor geldi bana. Hele paragrafsiz gunluk sayfalari daha zor. Iyi yazilmadigi icin degil, cok iyi yazilip, kelimeleri duygu yuku ustunuze coktugu icin. Uc sayfa okuyup kenara koydugum zamanlar oldu. Sonunda bitti. Kelime kelime islenmis bir kitap.
Kitabin en onemli yeri bence sonu. Son gunlugun sayfalari. Osman'in sadece bir roportajda tanidigimiz Pakize'yi anlattigi satirlar. Cok icten, cok etkileyici.
Bir yorumcu Sebnem'i dinlemeden okumayin bu kitabi demis. Ben oyle yapmadim. Osman'i okudum once. Simdi geriye donup Sebnem'in hikayesini okuyacagim.
Biraz uzun surdu okumam. Huzun dolu kitaplari okumak zor nedense benim icin. Osman'in yazdiklarini okumak zor geldi bana. Hele paragrafsiz gunluk sayfalari daha zor. Iyi yazilmadigi icin degil, cok iyi yazilip, kelimeleri duygu yuku ustunuze coktugu icin. Uc sayfa okuyup kenara koydugum zamanlar oldu. Sonunda bitti. Kelime kelime islenmis bir kitap.
Kitabin en onemli yeri bence sonu. Son gunlugun sayfalari. Osman'in sadece bir roportajda tanidigimiz Pakize'yi anlattigi satirlar. Cok icten, cok etkileyici.
Bir yorumcu Sebnem'i dinlemeden okumayin bu kitabi demis. Ben oyle yapmadim. Osman'i okudum once. Simdi geriye donup Sebnem'in hikayesini okuyacagim.
June 9, 2021
‘Herkes böyle yürütüyor yaşamını, görmezden gelerek.’ Sf.394
Ayfer Tunç’un 2021 Vedat Türkali ödüllü romanı Osman...
Bu roman hakkında anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki, nereden başlasam? Osman’ı okumadan önce Kapak Kızı (1991), Yeşil Peri Gecesi (2010) romanlarını artarda okudum. Bu iki romanı da beğenmiştim ama yeterinde yüreğimde yer etmemişti sanki. Osman ise öyle derin bir iz bıraktı ki yüreğime. Bence Ayfer Tunç Osman’ı 2010 yılından bu yana ilmek ilmek yazmış. Dersine öyle güzel çalışmış ki, bütün detaylar (markalar, müzikler, enstrümanlar, mekanlar vs) cam gibi pırıl pırıl. Öyle sürprizler var ki kitap boyunca, örnek Japonların Kodokuşi (yalnız ölüm) sorununa değinmesi gibi... Evet, Osman tartışmasız bir ustalık dönemi eseridir.
Osman’ın ilk iki romandan bağımsız da okunabileceğini yazan yorumculara katılmıyorum. Üç kitaptaki olay örgüsü birbiri ile son derece ilintili. İlk iki kitapta sizi iteleyerek bir dağın zirvesine çıkarıyor yazar, Osman’da ise zirveden aşağıya bırakıyor. GÜM!
Osman romanında kullanılan ‘Polifonik roman’ tekniği (aynı olayın birden çok kişi tarafından anlatılması) bence ustalıkla icra edilmiş. Aynı olayı pek çok anlatıcı farklı anlatmış, içerik perspektife göre bu kadar mı değişir? Bayıldım bu çoksesliliğe...
Yeşil Peri Gecesi kitabında son derece antipatik bulmuştum Osman karakterini. Ancak bu son beş yüz sayfa bu konudaki duygu durumumda köklü bir değişikliğe sebep oldu. Buzdağının suyun altında kalan bölümünü de gözümüze soktu Ayfer Tunç. Sadece kendi köşesinden bakmamalı insan, açıyı değiştirip farklı açılardan görmeye çalışmalı.
Gabriel Fauré – Pavane’si eşliğinde, Osman’ı düşünmeye bir süre daha devam edeceğim zannımca...
Çünkü daha önce iç bu kadar istikrarlı bir tükeniş hikayesi dinlememiştim.
Bu melodi bu hikaye için bestelenmiş sanki... Ruhum Mest!
Siz de öyle yapın lütfen. Çünkü melodi ile yüzde yüz tamamlanıyor resim...
5/5 vericiim...
Ah Osman... Ah Deli Osman...
Ayfer Tunç’un 2021 Vedat Türkali ödüllü romanı Osman...
Bu roman hakkında anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki, nereden başlasam? Osman’ı okumadan önce Kapak Kızı (1991), Yeşil Peri Gecesi (2010) romanlarını artarda okudum. Bu iki romanı da beğenmiştim ama yeterinde yüreğimde yer etmemişti sanki. Osman ise öyle derin bir iz bıraktı ki yüreğime. Bence Ayfer Tunç Osman’ı 2010 yılından bu yana ilmek ilmek yazmış. Dersine öyle güzel çalışmış ki, bütün detaylar (markalar, müzikler, enstrümanlar, mekanlar vs) cam gibi pırıl pırıl. Öyle sürprizler var ki kitap boyunca, örnek Japonların Kodokuşi (yalnız ölüm) sorununa değinmesi gibi... Evet, Osman tartışmasız bir ustalık dönemi eseridir.
Osman’ın ilk iki romandan bağımsız da okunabileceğini yazan yorumculara katılmıyorum. Üç kitaptaki olay örgüsü birbiri ile son derece ilintili. İlk iki kitapta sizi iteleyerek bir dağın zirvesine çıkarıyor yazar, Osman’da ise zirveden aşağıya bırakıyor. GÜM!
Osman romanında kullanılan ‘Polifonik roman’ tekniği (aynı olayın birden çok kişi tarafından anlatılması) bence ustalıkla icra edilmiş. Aynı olayı pek çok anlatıcı farklı anlatmış, içerik perspektife göre bu kadar mı değişir? Bayıldım bu çoksesliliğe...
Yeşil Peri Gecesi kitabında son derece antipatik bulmuştum Osman karakterini. Ancak bu son beş yüz sayfa bu konudaki duygu durumumda köklü bir değişikliğe sebep oldu. Buzdağının suyun altında kalan bölümünü de gözümüze soktu Ayfer Tunç. Sadece kendi köşesinden bakmamalı insan, açıyı değiştirip farklı açılardan görmeye çalışmalı.
Gabriel Fauré – Pavane’si eşliğinde, Osman’ı düşünmeye bir süre daha devam edeceğim zannımca...
Çünkü daha önce iç bu kadar istikrarlı bir tükeniş hikayesi dinlememiştim.
Bu melodi bu hikaye için bestelenmiş sanki... Ruhum Mest!
Siz de öyle yapın lütfen. Çünkü melodi ile yüzde yüz tamamlanıyor resim...
5/5 vericiim...
Ah Osman... Ah Deli Osman...
September 9, 2020
Ayfer Tunç en sevdiğim yazarlardan. Onunla aynı dönem yaşadığım ve kendisi de son derece üretken bir yazar olduğu için çok mutluyum. Osman'ı çok beğenerek ve elimden bırakamayarak okudum. Yeşil Gece ve Kapak Kızı'nda tanıdığımız karakterlerin farklı açılardan hikayelerini, bu defa Osman karakterini merkeze alarak okuyoruz. Bu açıdan bana Lawrence Durrell'ın İskenderiye Dörtlüsü'nü hatırlattı. Türkiye'nin değişimini, yozlaşmasını karakterler ekseninde görüyoruz. Düşenlerin, kalkamayanların, kalkmak istemeyenlerin acıklı hikayelerini okuyoruz. Onlarca karakter, yan hikayelerde bambaşka acılar anlatıyor bize. Kesinlikle okunması gereken bir kitap. Yalnız fazla acıklı hatta bazen sinir bozucu. Uyarmış olayım.
July 23, 2021
Ah Osman ah... Kitabı elimden bırakmak istemedim, vakit ayırabileceğim ölçüde yedim bile denilebilir ama bir sürü şey açıkta kaldı, sanırım Yeşil Peri Gecesi'ni de okumam gerekecek. Aklımdaki sorulardan biri de Osman'in hasetle anıp durduğu albümü yok satan rockçı Özlem'in Özlem Tekin olup olmadığı:)
October 11, 2020
“karakter derinligi” denilen sey, ayfer tunc metinlerinde kilometrelerle olculebiliyor.
February 25, 2021
Ayfer Tunç'un romanlarına hayranım. Su gibi akan, psikolojik tahlilleri derin, olay örgüsü kuvvetli. Mutlaka okuyun.
October 12, 2020
Çağdaş Türk Edebiyatı okurken daha fazla empati kurabildiğim bir hikaye okumak her ne kadar beni duygusal açıdan etkilese de, çoğu zaman olayların yeterince gerçekçi olmamasından ya da yüzeyselliğinden yakınırım. Osman bu minvalde bende boşluklar bırakmayan, etkileyici ve akıcı bir okuma oldu.
Osman çarpıcı ve güçlü bir çöküş hikayesi. Bunu ilk sayfasından belli ediyor zaten. Heveslendiği işi oyalanarak öteleme gibi çoğumuza tanıdık gelen bir hastalıktan muzdarip. Çoğumuzdan farklı olarak onun çok parası var ve bu güvence de onun çöküşüne meydan hazırlayan birincil unsur.
Osman’ın defterlerini bulan bir araştırmacının, onun öyküsünü yazmak hevesiyle, onun hayatını araştırdığı röportajları ve onun zamanında yazdığı günlük minvalindeki defterlerini içeren bir roman Osman. O yüzden farklı kişilerin Osman hakkındaki izlenimlerini okuyoruz sık sık. Fakat bazı kişiler öyle alakasız ki, Osman onların kendi hakkındaki fikirlerine kıymet verildiğini ya da onun hakkında bir algı edinebilmek için o alakasız kişilere danışıldığını öğrense mezarında ters döner!
Kitaba uyarlanan röportajlar, röportajı yürüten kişi tarafından elbette revize edilir ya da düzenlenir. Fakat görüşülen kişilerin dil bilgisini, etnik kökenlerini ya da dilde hissedilebilecek diğer farklılıklarının daha keskin bir şekilde aktarılmasını bekledim sanırım. Yine de bu, kulağa muhteşem zor bir iş gibi geliyor!
Tabii ki kitabın sonunda keşke Şebnem’i dinleyebilsek, diyorsunuz. Fakat kitap sizi Şebnem’i dinletememesini tatmin edici bir sonla bitiyor. Yine de Şebnem’i dinleyememek bende, kitapta altyapısı hazırlanmış bir kurgu değil de, yazarın seçimiymiş hissiyatı uyandırdı. Bu konuda Kapak Kızı ve Yeşil Peri Gecesi'nin eksikliğini hissetmiş olabillirim.
Benim ilk Ayfer Tunç okuma tecrübemdi. Aslında ilk defa okuduğum bir yazar hakkında bir görüş yazısı yazmaktan imtina ederim. Fakat ileriki zamanlar için, okuma tecrübem hakkında birkaç satır bir şeyler yazmak istedim.
Şimdi Kapak Kızı ve Yeşil Peri Gecesini okuyup neler kaçırdığımın analizi var sırada :)
Herkese iyi okumalar dilerim.
Osman çarpıcı ve güçlü bir çöküş hikayesi. Bunu ilk sayfasından belli ediyor zaten. Heveslendiği işi oyalanarak öteleme gibi çoğumuza tanıdık gelen bir hastalıktan muzdarip. Çoğumuzdan farklı olarak onun çok parası var ve bu güvence de onun çöküşüne meydan hazırlayan birincil unsur.
Osman’ın defterlerini bulan bir araştırmacının, onun öyküsünü yazmak hevesiyle, onun hayatını araştırdığı röportajları ve onun zamanında yazdığı günlük minvalindeki defterlerini içeren bir roman Osman. O yüzden farklı kişilerin Osman hakkındaki izlenimlerini okuyoruz sık sık. Fakat bazı kişiler öyle alakasız ki, Osman onların kendi hakkındaki fikirlerine kıymet verildiğini ya da onun hakkında bir algı edinebilmek için o alakasız kişilere danışıldığını öğrense mezarında ters döner!
Kitaba uyarlanan röportajlar, röportajı yürüten kişi tarafından elbette revize edilir ya da düzenlenir. Fakat görüşülen kişilerin dil bilgisini, etnik kökenlerini ya da dilde hissedilebilecek diğer farklılıklarının daha keskin bir şekilde aktarılmasını bekledim sanırım. Yine de bu, kulağa muhteşem zor bir iş gibi geliyor!
Tabii ki kitabın sonunda keşke Şebnem’i dinleyebilsek, diyorsunuz. Fakat kitap sizi Şebnem’i dinletememesini tatmin edici bir sonla bitiyor. Yine de Şebnem’i dinleyememek bende, kitapta altyapısı hazırlanmış bir kurgu değil de, yazarın seçimiymiş hissiyatı uyandırdı. Bu konuda Kapak Kızı ve Yeşil Peri Gecesi'nin eksikliğini hissetmiş olabillirim.
Benim ilk Ayfer Tunç okuma tecrübemdi. Aslında ilk defa okuduğum bir yazar hakkında bir görüş yazısı yazmaktan imtina ederim. Fakat ileriki zamanlar için, okuma tecrübem hakkında birkaç satır bir şeyler yazmak istedim.
Şimdi Kapak Kızı ve Yeşil Peri Gecesini okuyup neler kaçırdığımın analizi var sırada :)
Herkese iyi okumalar dilerim.
September 30, 2020
Aslında çok garip biliyor musunuz?
İnsan gençlik arkadaşlarıyla bağları hiç kopmayacak, ölene kadar sürecek sanıyor. Ama hayat işte.. Koptuk.. dağıldık.. herkes bir tarafa gitti. Acıklı be.. valla.. çok acıklı..
#Osman #AyferTunç
Thomas Mann Buddenbrook's ya da Orhan Pamuk Cevdet Bey ve Oğulları.. Osman'ı öyküsü 1990'ları odağa alan bir aile öyküsü. Araba ve motorsiklet markaları, partileri, ilişkileri ile o zamana kayıyorsunuz. Bu satırları kitabın 164. sayfasında yazıyorum. İlerledikçe ekleyeceğim. Bir de bir kaza var ortada, intahar bilinmez.
Ayfer Tunç her zamanki gibi sizi kalemiyle esir alıyor. Bir yudum kahve.. okumaya devam..
İnsan gençlik arkadaşlarıyla bağları hiç kopmayacak, ölene kadar sürecek sanıyor. Ama hayat işte.. Koptuk.. dağıldık.. herkes bir tarafa gitti. Acıklı be.. valla.. çok acıklı..
#Osman #AyferTunç
Thomas Mann Buddenbrook's ya da Orhan Pamuk Cevdet Bey ve Oğulları.. Osman'ı öyküsü 1990'ları odağa alan bir aile öyküsü. Araba ve motorsiklet markaları, partileri, ilişkileri ile o zamana kayıyorsunuz. Bu satırları kitabın 164. sayfasında yazıyorum. İlerledikçe ekleyeceğim. Bir de bir kaza var ortada, intahar bilinmez.
Ayfer Tunç her zamanki gibi sizi kalemiyle esir alıyor. Bir yudum kahve.. okumaya devam..
October 21, 2020
Kapak Kızı ve Yeşil Peri Gecesi’nden sonra Osman, Ayfer Tunç’un anlatmayı sevdiği şekilde sistematik bir kendini tüketiş ve çöküş hikayesi. Yine iç acıtan ama mükemmel kurgusu ile bir çırpıda okunan bir kitap. Özellikle fonda 90’lar ve o kuşağa dair kesitler çok güzel.
İlk yarısını daha fazla beğendim, yarıdan sonra özellikle Şebnemle ilgili kısımlar bence Yeşil Peri Gecesi ile fazla tekrara düşüyor.
İlk yarısını daha fazla beğendim, yarıdan sonra özellikle Şebnemle ilgili kısımlar bence Yeşil Peri Gecesi ile fazla tekrara düşüyor.
September 27, 2020
Kızdım, saydım, sövdüm, lanet okudum sana çoğu kez Osman.
Kendin çökerken bizi de çökerttin Osman.
Kıyamadım sana ama biliyor musun, kıyamadım Osman.
Güzel değil yaşamak Osman, ya da bir zamanlar güzeldi.
Nur içinde yat be, ne diyeyim.
Kendin çökerken bizi de çökerttin Osman.
Kıyamadım sana ama biliyor musun, kıyamadım Osman.
Güzel değil yaşamak Osman, ya da bir zamanlar güzeldi.
Nur içinde yat be, ne diyeyim.
December 31, 2020
2020’de okuduğum en iyi kitaplardan biriydi. Aşırı akıcıydı, bitmemesi için elimden geleni yaptım kaç gündür ama sonunda bitti. Özellikle yazım tekniğini ve temposunu çok sevdim. ‘Aziz Bey Hadisesi’nden sonraki favori Ayfer Tunç kitabım oldu.
September 23, 2020
Tam sonbahara yakışan bir kitap olmuş.
Osman ne anlatabilir ki demiştim, üfffff. Ayfer Tunç döktürmüş de döktürmüş. *-*
Osman ne anlatabilir ki demiştim, üfffff. Ayfer Tunç döktürmüş de döktürmüş. *-*
April 9, 2022
Ah Osman. Seni hem dövesim hem sevesim var.
September 20, 2020
Bir karaktere üzülmek onu haklı görmeyi sağlamıyor tabii. Şebnem’i özledim tekrar. Ersin’in iğrençliğini hatırladık. İnsanlardan okur olarak bile tokat yemek çok ferahlatıcı oluyor. Al Levent’i mi sevdin, al bak!
Ayfer Hanımcım canım yine sinir uçlarıyla oynayıp dehlizlere girmiş ama içimizde de hep bir eksiklik hissi bırakmayı amaçlamış sanki. Bir eksiklik var... Osman’ın sığlığının bir başka tezahürü mü? Osman’ın KORKU’sunun bir yansıması mı, ondan kaynaklı derine inemeyeşini mi deneyimleyişimiz bizim? Emin değilim. Yanlışsın Osman, bunu göremiyor olamazsın. Kurgu, akış ve hikaye bütünlüğündeki uyumun ve canlılığın yanında bize bırakılan hissi doğuran mekanik bir plan da var diye düşünüyorum. Biraz da bu beni sarstı. Karakterin derinine inilememiş hissiyle bitirdim kitabı ama “guess what, plot twist!” öyle bir şey yok zaten ve bu duygu, fiziksel bir şekilde beni buldu. Mutlu eden bu. Mesele buysa Ayfer Hanım nereden uzattı kolunu da gerçekten dürtebildi beni? Nasıl oydu içimi? Büyüleyici.
... ya da kim bilir belki de ben aşırı yorum yapıyorumdur.
Ayfer Hanımcım canım yine sinir uçlarıyla oynayıp dehlizlere girmiş ama içimizde de hep bir eksiklik hissi bırakmayı amaçlamış sanki. Bir eksiklik var... Osman’ın sığlığının bir başka tezahürü mü? Osman’ın KORKU’sunun bir yansıması mı, ondan kaynaklı derine inemeyeşini mi deneyimleyişimiz bizim? Emin değilim. Yanlışsın Osman, bunu göremiyor olamazsın. Kurgu, akış ve hikaye bütünlüğündeki uyumun ve canlılığın yanında bize bırakılan hissi doğuran mekanik bir plan da var diye düşünüyorum. Biraz da bu beni sarstı. Karakterin derinine inilememiş hissiyle bitirdim kitabı ama “guess what, plot twist!” öyle bir şey yok zaten ve bu duygu, fiziksel bir şekilde beni buldu. Mutlu eden bu. Mesele buysa Ayfer Hanım nereden uzattı kolunu da gerçekten dürtebildi beni? Nasıl oydu içimi? Büyüleyici.
... ya da kim bilir belki de ben aşırı yorum yapıyorumdur.
This entire review has been hidden because of spoilers.
August 12, 2021
Kapak Kızı ve Yeşil Peri Gecesi kitaplarında öne çıkan Şebnem karakterinden sonra Osman ve Osman'ın yaşadıkları beni ne yazık ki aynı derecede derinden etkilemedi. Ankara'da ilk gençlik ve üniversite çevremde, sonrasında da İstanbul'da Osman'a oldukça benzer profiller tanıdım. Kimimiz hayatta kalma savaşı verirken, kimimizin 'hazır'ı hoyratça tüketiyor olmasına tanık oldum, sanıyorum bu nedenle içi boş burjuva hayatının dramatik bitişi benim için çok da kayda değer bir hikaye olamadı.
Diğer yandan Ayfer Tunç yine nefis bir roman yazmış diyebilirim. Üçlemenin son kitabı olarak tekrara düşen yerler olmakla birlikte, bu sefer anlatımı soru/ cevap üzerinden ilerletmesi çok akıllıca olmuş. Zira, tekrara düşen yerlerde dahi farklı karakterlerden farklı şekilde aktarılan/ anlatılan olaylar romanı hep dinç tutmuş. Ayfer Tunç, kişilere göre algı değişikliğinin altını çizmiş sürekli; bir olayın o olayı yaşayan iki farklı kişi tarafından nasıl farklı algılanabildiğinin ve farklı yorumlandığının vurgulandığı onlarca örnek var kitapta.
Diğer yandan Ayfer Tunç yine nefis bir roman yazmış diyebilirim. Üçlemenin son kitabı olarak tekrara düşen yerler olmakla birlikte, bu sefer anlatımı soru/ cevap üzerinden ilerletmesi çok akıllıca olmuş. Zira, tekrara düşen yerlerde dahi farklı karakterlerden farklı şekilde aktarılan/ anlatılan olaylar romanı hep dinç tutmuş. Ayfer Tunç, kişilere göre algı değişikliğinin altını çizmiş sürekli; bir olayın o olayı yaşayan iki farklı kişi tarafından nasıl farklı algılanabildiğinin ve farklı yorumlandığının vurgulandığı onlarca örnek var kitapta.
September 25, 2020
Beni çok öfkelendirdin Osman. Öyle ki kafanı kırmak istediğim satırlar oldu. Sonra bir baktım yanında oturmuşum, yorgun ellerin avuçlarımın içinde.
Ayfer Tunç yine bildiğiniz gibi. Muazzam bir kurgu, su gibi bir anlatım.
Ayfer Tunç yine bildiğiniz gibi. Muazzam bir kurgu, su gibi bir anlatım.
January 8, 2022
Ayfer Tunç 'dan okuduğum ilk kitap. Bir üçlemenin son kitabı aslında. Önceki 2 kitabı okumadan bu son kitabı okumuş olmama rağmen beğendim . Asıl yorumumu diğerlerini okuduktan sonra yapmam daha doğru olur sanırım.
March 23, 2021
Ayfer Tunç kitaplarını okumakta zorlanıyorum. Nedense kurgularının içinde çok bocalıyorum ve kitaplar bir türlü bitmiyor -inatla okumaya devam ettiğim içn de kendimi tebrik ediyorum ama, onu da sıkıştırayım buraya- , Osman'da da aynı şey oldu. Çok heyecanla başlayıp yine ritmi kaçırdım ve uzun bir okuma oldu.
Öncelikle Osman'ın hikayesi çok güzel ve romanın hem röportaj hem de günlükler şeklinde ilerlemesi çok hoşuma gitti ama kitap öyle kalın ki bir süre sonra hikaye sürekli aynı şeyler etrafında dönüyormuş hissi yarattı bende. Osman'ın günlüklerini okumak bir süre sonra beni yordu.
Bir de yazarın röportaj kısımlarında kullandığı imla tercihlerini de hep kafama taktım;
"Ya adam öldü öldü!", "Neyse.. üzücü mevzular bunlar.", "Dolapdere. Katili hırsızı keşi hep orada." "Bilemiyorum.. belki." gibi bir sürü virgülsüz, değişik cümle.
Öncelikle Osman'ın hikayesi çok güzel ve romanın hem röportaj hem de günlükler şeklinde ilerlemesi çok hoşuma gitti ama kitap öyle kalın ki bir süre sonra hikaye sürekli aynı şeyler etrafında dönüyormuş hissi yarattı bende. Osman'ın günlüklerini okumak bir süre sonra beni yordu.
Bir de yazarın röportaj kısımlarında kullandığı imla tercihlerini de hep kafama taktım;
"Ya adam öldü öldü!", "Neyse.. üzücü mevzular bunlar.", "Dolapdere. Katili hırsızı keşi hep orada." "Bilemiyorum.. belki." gibi bir sürü virgülsüz, değişik cümle.
September 21, 2020
"Ortada bir kadın meselesi vardı çünkü. Bu toprakların bitmek tükenmek bilmeyen kadın meselesi. Kadını sindirmek, her durumda kadını suçlu çıkarmak milli sporumuz bizim. Her ne olursa olsun kadın sebep olmuştur anlayışı.. İşin en acıklı tarafı da bu iddia bir kısım kadınlar tarafından da desteklenir. Tabii Şebnem olayının ezber bozan tarafı, işin içinde bir erkeğin daha olmasıydı. Bu nedenle müdürün bileti kesildi bence. O ikinci erkek olmasaydı o müdür içişleri bakanı falan olurdu herhalde. Bizde ödüllendirilir çünkü bir kadını mahvetmek."
Düşündüklerimi ve hissettiklerimi dökmeden önce kitaptan kısaca bahsedeceğim. Bu kitaptan önce okunması gereken iki kitap daha var: Kapak Kızı ve Yeşil Peri Gecesi. Bir seri bunlar. Yeşil Peri Gecesi aşırı sarsıcı bir eser. Ayfer Tunç’un karakterleri o kadar gerçek ki… Hayatımda muhatap olmadığım veya olmayacağım tiplerle sayfalarca sohbet ediyorum, yemek yiyorum, dert yakınıyorum sanki. Bu kitap günlük ve röportaj şeklindeydi fakat yine de bu gerçekliği tattırdı. İnsanların tepkileri, hayatları içimizden... Osman karakteri de Yeşil Peri Gecesi’nin ana karakterlerinden biri, bana hiçbir zaman öyle gelmemişti. Bana göre Osman hep silikti, Şebnem’in hayatında nasıl yer edindiğini pek anlayamamıştım. Ayfer Tunç bu kitabıyla Osman’ın derinliklerine indiriyor bizi. Başlamadan önce en çok merak ettiğim, “acaba bakış açım değişecek mi, Osman’a olan nefretim azalacak mı” olmuştu.. Azalmadı.
Osman yetiştirilme gereği her istediğini elde etmiş bir çocuk. Aile hayatı çok boktan fakat maddiyatla bunu bastırmaya çalışmış gibi duruyor. Her şeyin en lüksüne ve kolayına alışmış bir adam olması bir yana sürekli başkalarını suçlamış şanssız giden işlerinde. Müzik yapmak istemiş ama zamana ayak uyduramamış, parasız kalmış ama ne çalışma disiplini var ne de boyun eğebiliyor. Ailesi sebebiyle kendisine üzüldüm, hiçbir çocuğun hak etmediği bir babaya sahipmiş. Kardeşi Teoman’ın aksine daha silik ve paraya boyun eğen bir tip olmuş. Kendini doğru alanda geliştirip kendi ekmeğinin peşine koşmamış. Kendi çapında iyi denebilirmiş bir yere kadar, ama kendini bu kadar suçsuz ilan etmesi, yarını düşünmeden hareket etmesi beni çıldırttı. Ama en çok kızdığım şey hiçbir şekilde ders almaması, kendinden ödün vermemesi, fedakarlık yapmaması oldu.
Kitap hem Osman’ın günlükleri hem de Osman’ın tanıdıklarıyla yapılan röportajlarla ilerliyor. İnsanların Yeşil Peri Gecesi’nde yaşananlara olan abuk subuk tepki ve çıkarımları beni kızdırdı, üzdü, ve oldukça da tanıdık geldi. Yaşadığımız toplum tam da böyle. İnsanların bu tip bir olayda kimi suçlayacağı o kadar belli ki…
October 19, 2020
“O sıralarda işte, Osman diye biri dolanmaya başlamıştı çevremizde. Kubi ve Gün’den daha gençti, benimle aynı yaşlardaydı.” diye anlatıyor Şebnem ‘Yeşil Peri Gecesi’nde Osman’ı ilk gördüğü zamanları.
Osman ise “..etekleri uçuşan siyah elbisesiyle, incecik bir kadın fırtına gibi içeri girdi..Tanrım nasıl güzel bir kadın, dudak uçuklatacak kadar güzel.”
Açıkçası Osman’ın büyüyememiş ruhu, gerçek dünya için fazlasıyla romantik olan hayalleri - düşünceleri, Oblomov’a taş çıkartır tembelliği ama bi yandan da sürekli bir şeyler yapıyormuş gibi görünür halleri çok ilgimi çekmese de “Yeşil Peri Gecesi” öylesine etkilemişti ki beni onunla ilgili ne varsa okuyabilirdim.
Kitabın kuruluş biçimi çok güzeldi daha önce böyle bir tarz okumamıştım. Ara ara Osman’ın günlüklerinden bölümler, ara ara Osman’ın yakınlarıyla yapılan röportajlar şeklinde yazılmış.
Aynı olayla ilgili herkes o kadar farklı o kadar kendinden menkul yorumlar yapmış ki. Hayatın kısa özeti gibi. Eşeğin kuyruğunu kesme hesabı.
Kendini dev aynasında gören kompleksli yalancı Argun, babasının ne mal olduğundan bihaber Ersin (hoş kendini de inkar etmiş bir şahsiyet ya neyse), yaptıklarını, yapamadıklarını kendi kendine bile itiraf edemeyen Osman...
Çok acı çok yazık bir ömür Osman’ınki. Sarıp sarmalayan kol kanat gerecek bir kadın olsa (anne, sevgili) belki değişir miydi yolu. Değişmezdi. Maalesef kendini bitirmeye adamış yitik bir adam Osman.
Ayfer Tunç ne anlatsa başka türlü anlatıyor. Sizi öyle bir içine çekiyor ki. Sanki Osman yanıbaşınızda yaşıyor tüm bunları. Cümlelerin böylesine su gibi aktığı kitaplara çok sık rastlamıyoruz. O yüzden hep yazsın hep okuyalım..
“...biz yenilmişler her gece sanki söylediğimiz şarkıya içlenmişiz gibi yaparak kaderimize ağlıyoruz. Müziğimiz en çok bu işe yarıyor, acılarımızı gizlememize.”
“Yazmak geçip giden günlerin ya da küçük önemsiz şeylerin kişisel tarihime kaydını düştüğüm bir gereksinme, bazen de zihnimde biriken bir yığın düşünce kırıntısını, irili ufaklı sorunu kendimden uzaklaştırarak arındığım bir tür ayin.”
Osman ise “..etekleri uçuşan siyah elbisesiyle, incecik bir kadın fırtına gibi içeri girdi..Tanrım nasıl güzel bir kadın, dudak uçuklatacak kadar güzel.”
Açıkçası Osman’ın büyüyememiş ruhu, gerçek dünya için fazlasıyla romantik olan hayalleri - düşünceleri, Oblomov’a taş çıkartır tembelliği ama bi yandan da sürekli bir şeyler yapıyormuş gibi görünür halleri çok ilgimi çekmese de “Yeşil Peri Gecesi” öylesine etkilemişti ki beni onunla ilgili ne varsa okuyabilirdim.
Kitabın kuruluş biçimi çok güzeldi daha önce böyle bir tarz okumamıştım. Ara ara Osman’ın günlüklerinden bölümler, ara ara Osman’ın yakınlarıyla yapılan röportajlar şeklinde yazılmış.
Aynı olayla ilgili herkes o kadar farklı o kadar kendinden menkul yorumlar yapmış ki. Hayatın kısa özeti gibi. Eşeğin kuyruğunu kesme hesabı.
Kendini dev aynasında gören kompleksli yalancı Argun, babasının ne mal olduğundan bihaber Ersin (hoş kendini de inkar etmiş bir şahsiyet ya neyse), yaptıklarını, yapamadıklarını kendi kendine bile itiraf edemeyen Osman...
Çok acı çok yazık bir ömür Osman’ınki. Sarıp sarmalayan kol kanat gerecek bir kadın olsa (anne, sevgili) belki değişir miydi yolu. Değişmezdi. Maalesef kendini bitirmeye adamış yitik bir adam Osman.
Ayfer Tunç ne anlatsa başka türlü anlatıyor. Sizi öyle bir içine çekiyor ki. Sanki Osman yanıbaşınızda yaşıyor tüm bunları. Cümlelerin böylesine su gibi aktığı kitaplara çok sık rastlamıyoruz. O yüzden hep yazsın hep okuyalım..
“...biz yenilmişler her gece sanki söylediğimiz şarkıya içlenmişiz gibi yaparak kaderimize ağlıyoruz. Müziğimiz en çok bu işe yarıyor, acılarımızı gizlememize.”
“Yazmak geçip giden günlerin ya da küçük önemsiz şeylerin kişisel tarihime kaydını düştüğüm bir gereksinme, bazen de zihnimde biriken bir yığın düşünce kırıntısını, irili ufaklı sorunu kendimden uzaklaştırarak arındığım bir tür ayin.”
Displaying 1 - 30 of 242 reviews