Hood in Queereaders

Apr 25, 2013 Ashley rated it it was amazing · review of another edition

Shelves: queer-content, adults

This book made me feel as desperately and inconsolably sad as I felt as a teenager about, well, basically anything and everything. Donoghue's descriptions of Pen's surroundings, her actions, and her memories were so visceral I couldn't help but feel in tandem with the character experiencing them all. It was a rough couple of days, reading this one. The only thing that shocked me out of it--and out of putting it on my books-i-love-more-than-people shelf--was the passage about red wings. I'm not s ...more

3 likes · Like · see review

Sep 28, 2015 Simay Yildiz rated it it was amazing · review of another edition

Shelves: lgbtq

Bu yazının orijinali zimlicious'ta yayınlandı.

Emma Donoghue ile ilk tanışmam, kitap kulübümüzle okuduğumuz ODA ile olmuştu. Kitap asabımı o kadar bozmuştu ki gecelerce kabus gördüm. Sırf bu yüzden bile Donoghue’dan çok etkilendim ve yazdığı her şeyi yalayıp yutmak istedim. Yazarın ikinci kitabı olan Hood, benim de okuduğum ikinci kitabı oldu. ODA kadar etkileyici olmasa da işlediği pek çok konu beni kalbimin tam ortasından vurduğu için yine epey bir etkilendim açıkçası…

Hood, 1990’ların başında D Bu yazının orijinali zimlicious'ta yayınlandı.

Emma Donoghue ile ilk tanışmam, kitap kulübümüzle okuduğumuz ODA ile olmuştu. Kitap asabımı o kadar bozmuştu ki gecelerce kabus gördüm. Sırf bu yüzden bile Donoghue’dan çok etkilendim ve yazdığı her şeyi yalayıp yutmak istedim. Yazarın ikinci kitabı olan Hood, benim de okuduğum ikinci kitabı oldu. ODA kadar etkileyici olmasa da işlediği pek çok konu beni kalbimin tam ortasından vurduğu için yine epey bir etkilendim açıkçası…

Hood, 1990’ların başında Dublin’de geçen, Pen ve Cara isimli iki kızın herkesten saklamak zorunda kaldıkları ilişkisinin hikayesi. Cara’nın ölümünün sonrasında (ki bu spoiler olmuyor; kitabın arkasındaki özette de belirtiliyor) Pen’in geçmişe dönüşüne ve ileriye gitmeye çalışmasına tanık oluyoruz. Pen, daha okul günlerinden beri Cara’ya kafayı takmış durumda. Kızlar sonunda bir araya geliyorlar ama hem kendine, hem de dünyaya güvenmeyen Pen için Cara gibi özgür bir ruhla birlikte olmak çok da kolay değil. Hele ki Katolik bir okulda okudukları göz önünde bulundurulunca bu ilişki hakkında kolay olan hiçbir şey yok da diyebiliriz.

Pen’in içinde bulunduğu durumda olmayı hiç ama hiç istemezdim. Cara ile olan ilişkisini bilen insanlar sadece onlar gibi olan diğer kadınlar. Pen, Cara’nın babasının evinde yaşamasına rağmen Cara’nın ailesi Pen’i sadece arkadaşlarından biri olarak görüyor haliyle. Böyle bir durumda sevgilinizi, dünyanın öbür ucunda yaşayan kardeşinden daha iyi tanıdığınızı, nasıl daha iyi tanıdığınızı, neden ölümünün sizi bu derece paramparça ettiğini anlatamazsınız ki kimseye. Bir de tabii Cara’nın Pen’i aldatışları ortaya çıktığında, Pen’in “beni hiç sevdi mi?” diye kendini sorgulaması var ki o kısımlarda zaten içim iyice paramparça oldu.

Bir çok konuda Pen’i anladığımı düşünüyorum ancak karakter olarak hiç hoşlandığım bir kişilik olmadı kendisi. Obsesif kişiliğinin de etkisiyle, özellikle kitabın sonlarına doğru ağır saçmaladı gibi geldi bana ama takdir sizin tabii ki. ...more

3 likes · Like · see review

Aug 05, 2009 Deidre rated it really liked it

Beautiful. Not a light read, the focus is on the week after her lover dies in a car accident. This book is beautiful nonetheless. Not depressing just very real. If you have ever grieved anything, you will see yourself in this character as she makes tea and drags through the days remembering the 13 yrs spent with her first love.

1 like · Like · see review