Nilay Örnek's Blog
December 9, 2023
Zengin toprakların fakir insanları olmayı hak etmiyoruz
Bizler “zengin toprakların fakir insanları olmayı hak etmiyoruz”. İşte bu nedenle geçmişte ve bugün tarımda neler olduğunu, hataları ve çözüm yollarını konuşmak, anlamak bir ihtiyaçtı. Bu bölümde konuğum bir gazeteci, nam-ı diğer tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım.
Yıldırım ile tarımda üretici konumdan tüketici konuma gelme sürecimizi, sorunları ve çözüm önerilerini, GDO’lu ürünlerden hibrit tohumlara pek çok konuyu konuştuk. Benim için bir ders gibiydi sizin için de öyle olacağından eminim. Tarım bitti mi? Tohum bitti mi? Hâlâ umut varsa niye var? Hangi ürünlerde iyiyiz, hangi ürünlerde durumumuz sallantıda? Bu ekonomik krizden tarımdaki hangi fırsatlar kullanılarak çıkılabilir. Hobi bahçeleri alanlar, şehirden köye göçenler nelere dikkat ederek arazi satın almalı. Ve daha pek çok konu. Çok öğretici bir bölüm daha sizleri bekliyor.
Hatice Aslan ile hayatı dolu dolu yaşamaya dair
Şahane bir konuk; hayata, hayatı dolu dolu yaşamaya, su gibi akmaya dair bir dolu ayrıntı…
Nasıl Olunur’un 149’uncu bölümünde konuğum tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu Hatice Aslan.
Aslan ile Sivas’ta dokuz kardeşle başlayan hayatından Ankara ve İstanbul’a uzanan günlerine, konservatuvara girişinin ilginç hikâyesinden erken evlenmeye, merak etmeye, kadın olmaya, canlı olmaya, meraklı ve iştahlı olmaya dair pek çok konu konuştuk. Bol gülümsemeli, bol kahkahalı, sanat dolu öğretici bir yayın sizi bekliyor…
Kimin sitesinde geziniyorum?

İsmim Nilay Örnek.
80’lerde İstanbul’da çocuktum; hızlıca okudum, “16’mda üniversite, 17’mde Sabah Gazetesi’nde iş hayatına giriş” derken o gün bugündür yazı işlerindeyim…
Meraklı biriyim.
Gazeteciliğe 1995 yazında başladım. 5 yıl Sabah Gazetesi’nde editörlük; 8 yıl Milliyet Gazetesi’nde köşe yazarlığı ve editörlük yaptım. Milliyet’te çalışırken önce 1 yıl, ardından 4 ay bir gazetecilik bursu için ABD’ye gittim.
Önce University of Rutgers‘ta, ardından University of Michigan‘da Knight Wallace Fellows adlı gazetecilere burs veren önemli bir kuruluşun davetlisi olarak eğitim aldım.
Kuruluşunda yer aldığım Habertürk Gazetesi‘nde önce yazıişleri müdür yardımcısı ve yazar, sonra da hafta sonu ekleri genel yayın yönetmeni ve yazar olarak 2.5 yıl görev yaptım.
Akşam Gazetesi‘nde haftasonu ekleri başta, tüm ek yayınların başındaydım. Gezi oldu; işlerimizden olduk.
2 ay sonra gazetevatan.com’un yayın yönetmeni oldum ancak, orada da ‘olayların etkisi’ sürdü; istifa ettim.
Sözcü Gazetesi’nin günlük ekinde de haftanın 2 günü köşe yazıyordum. Bu tam 2 yıl sürdü. Aralık 2016’da günlük ek, hafta sonu ekine evrildi ve ayrıldım http://wp.me/p79ANb-Km
Tempo Dergisi‘nde ayda bir düşünce ya da sanata değen dosyalar yapıyorum. Aralık 2016’da 30 yıllık Tempo Dergisi kapandı http://wp.me/p79ANb-Nh
Bu resmi listelemenin özeti şöyle de olabilirdi; ABD’deki 1.5 yıllık ‘hava deliği’ni saymazsak, 18 yıl gazetelerde her türlü işi yaptım, hep haftanın 6 günü çalıştım, hep ‘masabaşı’ydım!
35’imden sonra yeniden özgür olmayı, patronsuzluğu öğrendim-öğreniyorum.
Hayata dair zevklerimden biri de işim oldu; 2.5 yıl boyunca Digiturk Turkmax Gurme’de Şehirli Sofralar adlı bir yemek/yemek kültürü/mekan programı yaptım.
Journo.com için -ağırlıklı medya, yayın dünyası üzerine- özel dosyalar hazırladım https://journo.com.tr/author/nilayornek
Pek çok dergiye, farklı internet mecrasına özel haber ya da dosyalar hazırladım, röportajlar yaptım.
Şimdi…
2019 Şubat’ından beri, sesli kitap dinleyebileceğiniz Storytel ile ortak bir projeyle bir podcast yapıyorum. Mesleğini çok iyi icra ettiğini düşündüğüm insanlara “Nasıl Olunur?” sorusunu yöneltiyorum. 200 bölümü geçen Nasıl Olunur isimli podcast’im pek çok ödül de aldı.
Sıkı gezip sıkı çalışıyorum. İyi yemeğin, sanatın, özellikle resim ve müziğin, paylaşmanın, okumanın beni mutlu ettiğini düşünüyorum.
Hiç kimse görmüyormuş gibi dans etmeye, hiç incinmemiş gibi sevmeye, hiç kimse onu dinlemiyormuş gibi şarkı söylemeye çalışıyorum.
2016 Haziran’ından bu yana Kafa Dergisi‘nde yazıyorum. Üç seneye yakın süre Koleksiyoner Kafası başlıklı bir köşem vardı; koleksiyonerlerle röportajlar yapıyordum. Sonra o ‘İyi Şeyler Kafası’ adlı başka bir köşeye döndü…
İki de kitabım var:
Ekim 2017’de Bütün İyiler Biraz Küskündür http://wp.me/p79ANb-YQ çıktı. Daha önce de karma, çok yazarlı kitaplarda hikâyelerim yayınlanmıştı ama bu benim ilk kitabım. 28 baskısı oldu galiba.
Ekim 2019’da da Her Umut Ortak Arar adlı ikinci kitabım yayınlandı. 47 mis gibi, yepyeni yazı. Yine Artemis Yayınları’ndan. 11’inci baskısını yaptı.
“Bir işim daha var” desem yeridir; @herumutortakarar adlı Instagram sayfası ve şimdi www.herumutortakarar.com adresli sitede “mimari açıdan değerli-hikâyeli binalar arşivi” tutuyorum. Ve yaptığım podcast’ler kadar bunu da çok seviyorum. Çünkü kayıt tutmaya, hafızaya, doğru bilgiye çok önem veriyorum.
Instagram’da pek çok pazar; “Pazar Sergisi” isimli bir fotoğraf serisi yapıyorum. Siyah-beyaz fotoğraflardan oluşan bir seçki. https://www.instagram.com/nornek/ hesabımın sabitli hikayeler kısmından izleyebilirsiniz…
“İçeriklerinden yararlanıyoruz, karşılığında biz de maddi bir bedel ile destek olmak isterim” derseniz, patreon hesabım burada. Ama şart değil, hiç şart değil. Dinlemeniz, izlemeniz, teşekkür etmeniz, paylaşmanız da benim için yeterli.
Severim
ÖğrenmeyiSoru sormayıOkumayı ve yazmayıFotoğraf çekip, ‘bilgisiyle’ paylaşmayı“Böyle de bir şey var” diyerek yenilik anlatmayıYemek yemeği ve öğrenmeyiSergi-galeri gezmeyiSanatla ilgili her şeyiSokak resimleriniİstanbul tarihini, tarihiUzayıİnsan, hayvan doğası ve evriminiApartman dedektifliği yapmayı
Troya Antik Kenti hakkında her şey
Arkeolog, eğitimci, yazar ve şair; Troya antik kenti kazı başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, Nasıl Olunur’un 148’inci bölümündeki konuğum.
Evet iddialı bir başlık ama Troya Antik Kenti’ni onun kadar iyi bilen bence çok azdır. Ve bu kenti, sırlarını konuştuğumuz çok güzel ve kapsamlı bir bölüm. Prof. Dr. Aslan ile Homeros ve onun dünyaya kattıklarından açtık sözü ve tabii Troya’yı konuştuk. Troya Savaşı, Toraya Antik Kenti, ‘o at’, Troya Müzesi, mitoloji, edebiyat, arkeoloji; çok güzel bir bölüm daha sizleri bekliyor.
Prof. Dr. İskender Sayek ile nasıl iyi doktor olunur?
Nasıl Olunur’un yeni bölümünde konumuz tıp; 147’nci bölümde konuğum Prof. Dr. İskender Sayek.
Hacettepe Tıp Fakültesi dekanlığı da yapmış olan İskender Bey, önemli bir doktor, önemli bir cerrah olmasının yanı sıra geleceğin doktorları ve onların eğitimleri üzerine de çok kafa yoran, bu konuda çalışan biri. Eğitim için ABD’de geçirdiği 5 yılı çıkarırsak 42 yılını Hacettepe Tıp Fakültesi’nde geçiren Sayek ile dünün ve bugünün doktorluğunu konuştuk. Doktor olmak kolay mı? Nasıl iyi doktor olunur? Doktorların yurtdışında çalışmayı istemelerinin nedenleri neler? Her yıl Hatay’ın Arsuz ilçesinde düzenlenen Füsun Sayek Anma Etkinlikleri’ni de konuştuğumuz bu bölümü kaçırmayın; yani bence
December 8, 2023
Ayaspaşa’nın ilk apartmanından ilk fotoğraflar
İstanbul Gümüşsuyu’nda oturduğum ilk apartman yüz küsur senelik, 3.20 tavanlı, güzel girişli bir bina idi -hâlâ çok özlerim-; sonra ‘normal’ bir Gümüşsuyu apartmanına geçtiğimizde yeni ev sahibimiz Engin Bey’in (Allah rahmet eylesin) sözünü hiç unutmam.
“Nilay Hanımcığım, bakın şu karşıdaki binalara… Onlar size bakıyorlar ama sizin manzaranız onlar, o güzel, o tarihi, o art novueu binalar sizin manzaranız.”
Bu bakışı hiç unutmadım! Ve gerçekten 6 yıl ben salonumdan o güzel binalara baktım. Tarihlerini, içlerini, yaşanmışlıkları merak ettim…
BELGE OLARAK ÖNEMLİ
www.herumutortakarar.com‘ın varlığı ve bir arkadaşım sayesinde, Gümüşsuyu denilince ilk akla gelecek o güzel, o sıra binaların ilkini de tespit etmiş, belgesini de paylaşmış, araştırma yapanlar varsa bir bilgi olarak sunmuş bulundum….
Benim için o kadar önemli ki…
Üstelik Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nın önemli askeri figürlerinden Miralay Şefik Bey’in (fotoğrafta en önde ortada) de adını geçirerek, Ayaspaşa Palas ile bağlantısını kurarak…
Ayrıntılarını buradan okuyabilirsiniz.
BÖYLE TORUNLAR SAĞOLSUN
Özetle; bir arkadaşımla (Adını vermiyorum. “Annem, anneannem varken benim adımı anmak garip olur” dedi diye böyle yazıyorum) konuşurken, şöyle dedi:
“Büyük dedem Miralay Şefik Bey. Anneannem doğduğu dönemde Ayaspaşa Palas’ı yaptırılmış. Biliyorsun eskiden mezarlık oralar, yapılan ilk apartman. Yapımı 1926’da başlamış, 1928’de bitmiş, sonra binanın ikinci yarısı yapılmış. Anneannemin babası Hasan Tahsin, binayı yapan kardeşlerden biri (Diğeri Hüseyin Hüsnü). Anneannemin annesinin babası Miralay Şefik Bey”. Ve ekledi: “Bina yapıldığında birlikte çekilmiş fotoğrafları var, çerçeveletip astım, istersen bize gel göstereyim.”
O gece, o an köpek olsam deli gibi kuyruğumu sallar, durduramazdım heyecandan.
Aile albümü tutan, bilgi veren torunlara aşığım ben!


December 6, 2023
Armağan Çağlayan; rahat konuk her daim güzel
Televizyon yapımcısı, avukat ve Youtube yayıncısı Armağan Çağlayan, Nasıl Olunur adlı podcast’imin 146’ncı konuğuydu.
Çağlayan ile hukuktan sosyolojiye okuduğu okulları, hırslarını, kasabada yetişmenin ona kattıklarını, eski dönem televizyon, yeni dönem YouTube yayıncılığını, merak ettiklerini, onu sıkan konuları, ‘star’ yaratmanın ve onunla ilişkinin yollarını, daha pek çok konuyu konuştuk.
Ve… Bir kez daha emin oldum ki; açık konuşan, rahat konuk her daim güzel…
Nasıl radyocu olunur?
Nasıl Olunur adlı podcast’imin 145’inci bölümünde konuğum Power FM Genel Yayın Yönetmeni, müzik direktörü, radyo ve podcast yayıncısı Burçin Acer.
90’lı yıllarda ilk özel televizyon ve radyoların hayatımıza girmesiyle sektöre adım atan Acer, Türkiye radyoculuk dünyasının ‘hafıza’ isimlerinden biri… Onunla sadece onun yaşamına dair bir kayıt tutmadık; bir nevi kısaltılmış sesli radyoculuk tarihi kaydettik. 90’lı yılların müzisyen ve bazı efsane mekânları, radyo ve radyocuları, bugünün ‘sesli dünyası’; “Nasıl radyocu olunur?” sorusuna doyurucu yanıt da cabası. Kıymetli bölüm daha sizleri bekliyor.
Görünenden Fazlası…
Sevgili Zeynep Üner, 2022’de Gain’de ‘Görünenden Fazlası’ adlı çok güzel, özenli bir programa serisi yaptı; ben de konuklarından biri olmuştum. Ne mutlu bana, bunlar bana da bir hatıra…
Görünenden fazlası güzel konsept; yıllarca hep bilgisayar/kamera arkası çalışmış kadınların “birbirini anlayan” buluşması gibi bir şey oldu. Çoğunu yine ekran arkasında konuşmuşuzdur ama ekranda da burada görünenden çok daha fazlası var. Minicik bölümler bırakayım…
Seride kimler vardı bakmak isterseniz…‘Ses’ten konuşalım mı biraz…
Bu bölümde konumuz ses; konuğum ise ses araştırmacısı, kendi kullandığı deyimle ‘ses dokuyucusu’ Oğuz Öner.
Oğuz Öner ile ses tasarımcılığını da konuştuk ‘önlenebilir seslere karşı duyarlılık’ gösteren mizofoniden mustarip insanlardan da… Örgütlü sesler, politize sesler, ses silahları, tedavi eden ya da alışveriş etmemizi etkileyen sesler, Türk Sanat Müziği’nde ruha dokunan makamlar; sesin kullanıldığı alanlar. Şehir planlamasında ses kullanımından gürültü dediğimiz şeye; akustik ekolojiden ‘asmr’a; emlak sitelerinde ‘evin ses notu da olsa’ fikrinden ses yürüyüşlerine ‘sesli düşündüğümüz’ bir yayın sizleri bekliyor.